1. Ana Sayfa
  2. Basinda Biz
  3. "taleplerimiz Acilen Karşilanmali"
"TALEPLERİMİZ ACİLEN KARŞILANMALI"

Ankara Diş Hekimleri Odası Genel Sekreteri Gamze Burcu Gül, filyasyon uygulamasına sade­ce devlet hastanelerinde çalışan diş hekimlerinin değil fakültelerdeki uzmanlık öğrenci­lerinin de çağırıldığını belirterek, şu anda yüzlerce diş hekiminin sahada, filyasyonda çalıştığını bildiriyor. Gül, sağlık emekçilerine yönelik şid­detin pandemiyle birlikte artarak de­vam ettiğini, insanların hastalığa ve sağlık sistemine olan öfkelerini tümüy­le filyasyon ekiplerine yansıtabildiğini belirtiyor. Birçok meslektaşının enfek­te olduğunu hatırlatan Gül, “Kayıpları­mızın acısı yüreğimizde ve bu süreçte sağlık emekçilerinin süregelen hiçbir sorunu çözülmediği gibi Kovid-19’un meslek hastalığı olarak kabul edilmesine yönelik düzenleme de pandemide 10’uncu aya gelmemi­ze rağmen bir türlü yapılamadı. Göstermelik ge­nelgelerle oyalanıyoruz” diyor.


UZAYAN MESAİLER GÜVENLİK SORUNU YARATIYOR
Kovid-19’a karşı verilen koruyucu ekipmanla­rın kalitesiz ve yedeksiz olduğunu, birçok filyas­yon çalışanının kişisel koruyucu donanımını kendisinin temin ettiğini söyleyen Gül, yaz aylarında verilen naylon tulumlarla kış koşullarında çalış­manın mümkün olmadığını belirtirken, bu tulum­ların kadın filyasyon görevlilerinin bedenine uy­gun olmadığının da altını çiziyor. Filyasyon çalı­şanları için dinlenme ve hijyen alanlarının yeter­sizliğini vurgulayan Gül, sağlıkçıların tuvalete git­memek için su içmediğini, geç saat­lere kadar uzayan mesailer nedeniy­le kadın sağlık çalışanları için güven­lik sorunu orta çıktığını anlatıyor.

24 SAAT KREŞ HİZMETİ SAĞLANMALI
“Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin bir yansıması olarak çocuk bakımı ve ev işleri de kadına görev olarak yükleniyor. Salgın döneminde getiri­len izin-istifa yasakları, okulların ka­patılması gibi kararlar nedeniyle özellikle kadın sağlık çalışanlarının yükü artmış durumda. Zaten artmış olan iş yükü, enfekte olma ve yakınlarını enfekte etme endişesi, eve ve aileye ilişkin kaygı­lar, eşit paylaşılmayan sorumluluklar stresi daha da büyütüyor. Özellikle çocuk bakımının sorun olması eşler arasında sıkıntı yaratıyor, aile huzu­ru da bozuluyor. Eşlerden ikisi de sağlık çalışanı ise her şey daha zor” diyen Gül, bu durumda en önemli ihtiyacın kreş olduğuna dikkat çekiyor.

“Okulların kapalı olduğu bu dönemde sağlık kuruluşları gerekli önlemleri alarak 24 saat kreş hizmetini mutlaka sağlamalı. Ayrıca 24 haftanın altındakiler de dahil olmak üzere hamile sağlık çalışanlarına idari izin hakkı tanınmalı” diyen Gamze Burcu Gül, diğer acil taleplerini şöyle sıralıyor:

Sağlık emekçilerine düzenli olarak Ko­vid-19 taraması yapılmalı.

Özellikle filyasyonda görevlendirilen sağlık emekçilerine yeterli sayıda ve nitelikte koruyucu ekipman sağlanmalı, böylece hem enfeksiyon ris­ki azaltılmalı hem de kendilerini güvende hisset­meleri sağlanmalı
Dinlenme, beslenme, hijyen ve ulaşım ihti­yaçlarına yönelik düzenlemeler yapılmalı.
Dünyada 130 ülkede Kovid-19 meslek has­talığı sayılıyor, ülkemizde de yasal düzenlemeyle meslek hastalığı olarak kabul edilmeli.
İzinler ve ödemeler konusunda verilen söz­ler tutulmalı.
"İNSANLIK ONURUNA AYKIRI BİR DURUM BU"
Handan ve Seda’nın ortaklaştığı meselelerden biri el­bette çocuk bakımıyla ilgili yaşadıkları sıkıntılar. Handan izinlerin de kaldırıldığı bir süreçte hissettiklerini şöyle dile getiriyor: “Gece 12’de eve dönüyorsunuz, çocuğunuza ba­kan kimse yok... İdarecinin inisiyatifine kalıyorsunuz, yal­varmak zorunda kalıyorsunuz. İnsanlık onuruna aykırı bir durum bu!”

Seda oğlu evde tek kalamayacağı için salgın süresin­ce, salgından korumak için uzak durması gereken anne ve babası ile yaşamaya başlamış. “Evde dahi maske kul­lanmaya çalışıyorum ama oğlumla aynı odada kalıyoruz ve uyurken maske takamadığım için ister istemez evdeki­lere de bulaşma riski oluyor. En çok tedirgin olduğumuz şeylerden biri o, virüsü aileye taşımak... Bir sürü arkada­şımdan biliyorum, görmüyor, gitmiyor ailesinin yanına sırf virüsü bulaştırmamak için. Okullar kapalı olunca, bakıcı da risk, bulmak da sıkıntı böyle bir durumda, zaten kimse de sağlık çalışanına gelmek istemiyor.

FİLYASYONUN BİR MESAİSİ VAR AMA GERÇEKLİĞİ YOK


Bazen gündüz bazen akşam vardiyasında çalışan kadınlar ellerindeki vakaları yetiştirmek için yoğun bir tempoda ve baskı altında çalışıyor­lar. Handan, “Mola verilmeden elinizdeki vakaların bitirilmesi gerekiyor. Elinizdeki vakaların bitirilme­si isteniyor, bu vakalar bitmeden dönemezsiniz. Bir mesai kavramı yok, saat 9-16.30 arası çalış­manız öngörülüyorsa da elinizdeki vaka bitme­diyse kuruma döndüğünüzde ‘Peki neden bu ka­dar vaka kaldı?’ tarzında mobbinge uğrayabiliyor­sunuz” diyor.


Seda uzun saatler yoğun çalışmanın ve dinle­nememenin ev yaşantısını nasıl etkilediğinden bahsediyor: “Çok sık yorgunluk ve stres kaynaklı başım ağrıyor, migren tarzı ağrılarım var. Bu sa­bah oldu daha. Oğlum geldi izin günümde, benimle bir arada olmaya çalışıyor, sabah erken, daha kahvaltı hazırlamamışım ona. Oğlum dedim çok başım ağrıyor. ‘Ya anne sen bunu biraz bahane mi yapıyorsun’ dedi bana, çünkü o kadar sık duyuyor ki benden bunu...”

Gece eve dönüşler ise kadınlar için ayrı bir so­run. Seda, gece yarısı biten mesaiden sonra evle­rine bırakan bir aracın olmadığını, kendi aracı ol­masa 45 km uzaktaki evine nasıl gideceğini bile­mediğini söylüyor.

Kaynak: https://amp.evrensel.net/haber/422660/filyasyonda-calisan-kadin-dis-hekimleri-tuvaletimin-gelmemesi-icin-su-bile-icmiyorum?fbclid=IwAR1roXjtaJjs7NF98QdmsgD4_K50ktC8Wgqm_0l63Z1WjlwTZ1Y08w8xalY

Paylaş

Diğer Haberler
Web sitemizdeki çerezleri (cookie) kullanıcı deneyimini artıran teknik özellikleri desteklemek için kullanıyoruz. Detaylı bilgi için tıklayınız.
Tamam