-
DİŞHEKİMLİĞİNDE AMALGAM KULLANIMI İLE İLGİLİ FDI VE ADA ORTAK RAPORU
AMALGAM RAPORU
Son günlerde basında yer alan dişhekimliğinde amalgam kullanımı ile ilgili yayınlara açıklık getirmesi bakımından Dünya Dişhekimleri Birliği (FDI) ve Amerikan Dişhekimleri Birliği ortak raporu aşağıdadır.
FDI Dünya Dişhekimliği Federasyonu Yıllık Dişhekimliği Kongresi Genel Kurul önergesi % 84 oyla, 4 Eylül 2010 Cumartesi günü geçmiştir.
Şunlar çözülecektir:
Dünya çapında, dişhekimliği çalışanlarının bağımsız ve yetkili sesi olan FDI Dünya Dişhekimliği Federasyonu, diş çürüklerinden etkin bir şekilde korunma ve birleşik destek programlarının aşamalarla arttırılması, garantilenmesi ve desteklenmesi konusunda hükümetlere çağrıda bulunur. Dental amalgamı da içeren günümüz restorasyon materyallerinin kullanımının aşamalarla azaltılması ile sonuçlanacak koruyucu hastalık yönetimiyle bağlantılı olmalıdır. Bu önlemler, özellikle avantajlı durumda olmayan ve tedavi ihtiyacı içinde bulunan kişiler için optimal ağız sağlığını güvence altına alır.
İleride şunlar çözülecektir:
Amalgam güvenilir ve yüksek derecede etkili bir restoratif materyaldir. Küresel halk sağlığını idame ettirmek ve korumak için ancak alternatif ve uygun bir restoratif materyal mevcut olduğunda amalgam kullanımının aşamalarla azaltılması söz konusu olabilir.
DÜNYA DİŞHEKİMLERİ BİRLİĞİ VE AMERİKAN DİŞHEKİMLERİ BİRLİĞİ’NİN DİŞ HEKİMLİĞİNDE KULLANILAN AMALGAM KONUSUNDAKİ SON BİLİMSEL RAPORLARINI SON GÜNLERDE MEDYANIN ÇEŞİTLİ ORGANLARINDA YER ALAN TARTIŞMALARA CEVABEN DİŞHEKİMLERİNİN DİKKATİNE SUNUYORUZ.
ADA Aralık 2010 Raporu ve FDI 2011 Bildirisi’nin Ortak Sonuçları
- Dental amalgam, güvenilir ve efektif (etkili, işe yarar) bir restoratif materyaldir.
- Mekanik direnci yüksek, kenar adaptasyonu ve uzun süreli kalıcılığı ile geniş okluzal diş yüzeylerinin restorasyonu için çok uygundur.
- 6 yaş ve daha büyüklerde, dental amalgam ile sağlık açısından oluşan yan etkiler arasında nedensel bir ilişki kurulamamıştır.
- Ayrıca 2 araştırmada, 6 yaş ve daha büyüklerde, amalgamın kullanımı ile ilişkili olarak herhangi bir nörolojik ve böbrek sorunu bulunamamıştır.
- FDA, bilimsel araştırmalara dayanarak dental amalgamdan açığa çıkan civa buharının 6 yaş ve daha yaşlı bireylerde civa ile ilişkilendirilebilecek yan etkiye neden olmadığına karar vermiştir.
- Dental amalgam ile 6 yaş altı çocuklarda oluşan civa günlük dozu , günlük tahmini oluşan dozdan daha düşüktür.
- Dental amalgamdan oluşan annenin sütündeki civa buharının bebek için bir risk oluşturmadığına karar vermiştir.
- Dental amalgamın sağlık ile ilgili, bilimsel kanıtlarla temellendirilmiş pozitif korelasyonu yoktur.
- Dental amalgam ile sistemik hastalıklar, dental amalgam ile hamile kadınlar ve dental amalgam gelişen fetüsler arasında bir risk olduğu bilimsel çalışmalarla desteklenememektedir.
- Eğer esaslı bilimsel kanıtlar ortaya konulursa ADA, dişhekimlerinin amalgam kullanmayı durdurmalarını isteyecektir fakat şu an için gerek bireyin, gerek toplumun ağız sağlığı için kullanılan amalgam güvenlidir.
- Özellikle genç hastalarda ve özel bakım ihtiyacı olan hastalarda kullanımı avantaj sağlar. Ağız ortamının kurutulamadığı durumlarda eğer amalgam kullanılamayacaksa, genel anesteziye ihtiyaç duyulur ki; bu daha büyük bir risk ihtiva eder.
- Özellikle toplumun daha az hizmet alan yerlerinde, yüksek çürük riski ve yüksek hastalık oranları olan topluluklarda dental amalgamın önemi çok daha fazlalaşmaktadır. Amalgamın sınırlandırılması bu topluluklarda hem sağlık hem de finansal açıdan çok ciddi sorun oluşturacaktır.
- 2007’deki hakemli çalışmada dental amalgamın parsiyel ve tamamen yasaklanmasının varsayımı durumunda, etkilerini ortaya koymuştur.Bu varsayıma göre ortaya çıkan sonuçlar:
1.Fiyatlar yükseldiği için Amerika’da her sene 15.444.021 daha az restorasyon yapılacak.
2.Amalgamın yasaklanması kompozit ve kron yapımını, ki her ikisi de pahalı işlemlerdir, yükseltecektir.
3.Yasağın sadece çocuklarla sınırlı tutulmasında dahi ilk yıl 1.1 milyar $ ve daha sonra15 senelik periyotta 13 milyar$ bir maliyet artışı olacağı hesaplanmaktadır.
WHO 2009 Cenevre raporu ve UNEP (Birleşmiş Milletler Çevre Programı) ve FDI: Amalgamın güvenli olduğuna ve toplumun sağlığı açısından önemine vurgu yapmıştır.Çok geniş araştırma ve klinik deneyim sonrası amalgamın güvenli olduğu ortaya konmuştur.
WHO raporunda ayrıca bir çok sigorta sisteminin kompoziti karşılamayacağı ifade edilerek: Amalgam restorasyonlarının zorluk derecesine göre fakülte kliniklerinde 32$’- 47$’ aralığında – kompozitlerin ise 42$’dan 62$ aralığında maliyetlerinin olduğu ifade edilmektedir. Yapılma süresinin de kompozitlerde amalgamın 2 katı olduğu genel olarak kabul edilmektedir. Ağızda kalma süresi de amalgamın ortalama 12 yıl, kompozitlerin ise ortalama 6-8 yıl verilmektedir.
Günümüzde amalgamın yerine kullanılabilecek arka bölge dişlerin derin çürük kavitelerinde ve de diş etinin altına ilerlemiş kavitelerde kullanılmak üzere aynı işlevsellikte direkt restoratif materyal (alternatif ürün) yoktur.
Yerine kullanılacak materyal olarak ileri sürülen, özellikle reçine esaslı kompozitlerin de çevresel açıdan sağlıklı bir alternatif olup olmadığının da bilimsel araştırmalarla ortaya konması gerekmektedir.
Türk Dişhekimleri Birliği
24.05.2011
-
TÜRK DİŞHEKİMLERİ BİRLİĞİ'NDEN FLOR İLE İLGİLİ GÜNCELLENMİŞ AÇIKLAMA
Son yıllarda ulusal yazılı/görsel yayın organlarında ve sosyal medyada florür ile ilgili bilimsel veriler ve gerçekler ile bağdaşmayan dezenformasyon nedeniyle tekrar yayımlama gereksinimi duyduğumuz güncellenmiş açıklama:
TDB Eğitim Komisyonu ve Türk Pedodonti Derneği (TPD) tarafından ilk olarak 2016 yılında hazırlanan bu rapor; Türk Pedodonti Derneği (TPD) tarafından 2019 yılında güncellenmiştir.
Son yıllarda ulusal yazılı ve görsel yayın organlarında ve sosyal medyada florür ile ilgili bilimsel veriler ve gerçekler ile bağdaşmayan yayınların sıklığı göze çarpmaktadır. Konunun uzmanları dışında kalan bireyler arasında florürün sağlığa zararlı olduğu, toksik olduğu, zeka geriliğine yol açtığı vb. endişeler dile getirilmektedir; bunların sonucunda da konu ile ilgili bir bilgi kirliliği ve karmaşa ortaya çıkmaktadır. Florür ile ilgili bilimsel kanıtlara dayanmayan bu tür yayınların varlığı, Türk Diş Hekimleri Birliği’nin Türk Pedodonti Derneği işbirliği ile bu durum raporunu yayınlanmasını zorunlu hale getirmiştir. Hazırlanan raporun amacı florürün ağız diş sağlığındaki etkisine dikkat çekmek ve bu konuda kamuoyuna bilgi vermektir.
1940’lı yıllardan günümüze, ağız ve diş sağlığının korunması ve diş çürüklerinin önlenmesi amacı ile tüm dünyada yaygın olarak kullanılmakta olan florürün, etkinliği bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Florür uygulamalarında kullanılan yöntemler, kimyasal bileşikler, preparatlar ve bunların veriliş yolları çok çeşitlidir; dolayısı ile tüm bu yöntemlerin etki mekanizmaları birbirinden farklıdır. Bu nedenle de, florürün kullanım alanları, yöntemleri ve etki mekanizmaları ile ilgili yeterli bilimsel veriye ve kanıtlara dayanmayan bu paylaşımlara itibar edilmemelidir. Konu ile ilgili endişe yaratan bu paylaşımlar, en çok florürden yararlanması gereken bireylerin yeterince korunamaması ve ağız diş sağlığının bozulması riskini doğurmaktadır.
Ağız - diş sağlığının korunması ve sürdürülmesi biyolojik, davranışsal ve çevresel birçok faktörden etkilenmektedir. Dişlerin sağlıklı olarak mevcudiyetleri ağız içerisinde dinamik bir denge ile sürdürülmektedir. Ağız boşluğunda bulunan ve diş çürüğüne neden olduğu bilinen bazı bakteriler ile aşırı şeker tüketimi bu dengeyi olumsuz yönde etkilerken, tükürüğün koruyucu özellikleri ve florürün dişlerin sağlam kalmasında olumlu etkisi olduğu bilimsel olarak kanıtlanmıştır.
Florür Durum Raporu için tıklayınız...
08.01.2020
-
Kat Mülkiyetinden Kaynaklanan Sorunlar
Sevgili Meslektaşım,
Kat Mülkiyeti Kanunu kapsamında muayenehane açma koşulları, belediye ruhsatlandırması gibi konularda sıkça sorulan sorulara cevap ve açıklama getirmesi amacıyla aşağıdaki bilgi notu hazırlanmıştır.
Konuyu bilgilerinize sunar, çalışmalarınızda kolaylıklar dilerim.
Sağlıkla kalın,
Neslihan SEVİM
Ankara Dişhekimleri Odası
Genel Sekreteri1.Tapuda mesken olarak kayıtlı bulunan yerlerde dişhekimi muayenehanesi açılabilir mi?
634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 24. Maddesinde, Anagayrimenkulün, kütükte mesken olarak gösterilen bölümlerinde klinik, poliklinik, ecza lâboratuvarı gibi müesseseler kurulamayacağı ancak dispanser, klinik, poliklinik niteliğinde olmayan muayenehaneler bu hükmün dışında olduğu düzenlenmiştir.
Yargı kararlarında da, kütükte mesken olarak gösterilen yerlerde dişhekimi muayenehanesi açılabileceği, Yönetim Planında “yalnızca mesken olarak kullanılır”, “muayenehane açılamaz” gibi açıkça yasaklayıcı hükümlerin bulunması halinde muayenehane açılamayacağı ifade edilmiştir.
2.Tapuda mesken olarak gösterilen yerlerde muayenehane açmak için Yasada açık bir düzenleme olması gerekir mi?
Kat Mülkiyeti Kanunu’nda kütükte mesken olarak gösterilen bölümlerde açılamayacak yerler sayma yoluyla belirlenmiş, muayenehanelerin bunun dışında olduğu belirtilmiştir. Anayasa Mahkemesi, bu kuralın başkaca bir izne ve işleme gerek olmaksızın bağımsız bir bölümünün muayenehane olarak kullanılabileceği şeklinde anlaşılması gerektiğini belirtmiştir.
Dolayısıyla Yasada başkaca bir hükmün olması gerekmemekte olup ayrıca bir yasama tasarrufuna ihtiyaç bulunmamaktadır.
3.Belediyelerden işyeri açma ve çalışma ruhsatı alma yükümlülüğü var mıdır?
2007 yılına kadar özel kanunlarında bulunan hükümler nedeniyle kamu kurum ve kuruluşları ile ilgili meslek kuruluşları tarafından özel mevzuatına göre verilen çalışma izinleri nedeniyle bu alanda işyerinin bulunduğu mahallin Belediyesinden işyeri açma ve çalışma ruhsatı alınmadan işyeri açılışı yapılmıştır. Ancak 2007 yılından itibaren İşyeri Açma Ve Çalışma Ruhsatına ilişkin Yönetmelikte yapılan değişiklikler, özel mevzuatı uyarınca ruhsatlandırılan muayenehane, avukatlık bürosu gibi işyerlerini kapsayıp kapsamayacağına ilişkin işlemler nedeniyle dava konusu edilerek idari yargıya taşınmıştır. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu 3572 sayılı Yasa'nın 2. maddesinde sayılmayan yerler için Belediyelerden de işyeri ve çalışma ruhsatı alınmasının zorunlu olduğuna karar vermiştir.
Bu karardan sonra dişhekimi muayenehaneleri için de işyeri açma ve çalışma ruhsatı almak zorunlu hale gelmiştir. ( Not: İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı 04.04.2015 tarihinde Genel Kurul’da görüşülerek yapılan değişiklikle meslektaşlarımızın açtığı muayenehane ve müşterek muayenehaneler işyeri açma ruhsatı almak zorunda olmaktan çıkartıldı.)
4.Muayenehane açarken kat maliklerinin tümünün izni gerekir mi?
İşyeri Açma Ve Çalışma Ruhsatına ilişkin Yönetmeliğin 5. Maddesinde ruhsat verilirken aranan koşullar sayılmış olup gayrimenkullerin, tapu kütüğünde mesken olarak gösterilen bağımsız bölümlerinde sinema, tiyatro, kahvehane, gazino, pavyon, bar, kulüp, dans salonu ve benzeri eğlence ve toplantı yerleri; fırın, lokanta, pastane, süthane gibi gıda ve beslenme yerleri; imalathane, boyahane, basımevi, dükkan, galeri ve çarşı gibi işyerlerinin açılması hususunda kat maliklerinin oy birliği ile aldığı karar istenmektedir.
Anayasa Mahkemesi kararları, dişhekimi muayenehanelerinin aktarılan düzenlemelerde sayılmadığı, “gibi işyerleri” olarak değerlendirilemeyeceği ve kat maliklerinin oy birliği ile verdikleri bir kararın aranamayacağı belirtilmiştir. Dolayısıyla işyeri açma ve çalışma ruhsatı alırken kat maliklerinin oybirliği ile aldığı bir karara ihtiyaç yoktur.
5.Yönetim planı değişikliği nasıl yapılır?
634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 28. Maddesine göre yönetim planının değiştirilmesi için bütün kat maliklerinin beşte dördünün oyu aranmaktadır.
İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanun MADDE 2 - Bu Kanun hükümleri ;
a) 1593 sayılı Umumi Hıfzısıhha Kanunu'nun 268-275 inci maddeleri kapsamına giren 1'inci sınıf gayrisıhhı müesseseleri,
b) Nerede açılırsa, açılsın, yakıcı, patlayıcı, parlayıcı ve tehlikeli maddelerle çalışılan işlerle oksijen LPG dolum ve depoları, bunlara ait dağıtım merkezleri, perakende satış yerleri, taşocakları, akaryakıt istasyonları ve benzeri yerlere,
c) 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu kapsamına giren turizm işletmelerine,
d) (...) (Madde 2 nin (d) bendi, 1.12.2004 tarih ve 25657 sayılı R.G.'de yayımlanan, 24.11.2004 tarih ve 5259 sayılı Kanunun 8. maddesi hükmü gereğince yürürlükten kaldırılmıştır
e) (Ek: KHK/560 - 24.6.1995 / m.21) 1 inci, 2 nci ve 3 üncü sınıf gıda maddesi üreten gayrı sıhhi müesseselere (*)
f) (Ek: 6111 - 13.2.2011 / m.201) 1136 sayılı Avukatlık Kanunu uyarınca açılan avukatlık bürolarına,
g) (Ek: 6111 - 13.2.2011 / m.201) 3568 sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu uyarınca meslek mensuplarınca açılan bürolara,
uygulanmaz. -
E-Reçete Hakkında
SORU 1) E-reçete nedir?
CEVAP 1) Sağlık hizmet sunucularının sistemleri üzerinde, hekimler tarafından, Kurumun duyurduğu ve tanımladığı şekilde oluşturulup MEDULA sistemine elektronik ortamda kaydedilerek elektronik reçete numarası verilmiş olan reçeteler e-reçete (elektronik reçete) olarak tanımlanmaktadır.
SORU 2) E-reçete uygulamasının yapılmayacağı sağlık hizmet sunucuları hangileridir?
CEVAP 2) Reçete oluşturulan tüm sağlık hizmet sunucularında e-reçete uygulamasına geçilmesi esastır. Ancak e-reçete oluşturulması için gerekli teknik alt yapının mevcut olmadığı;
Birinci Basamak Resmi Sağlık Kuruluşlarından; Kamu idareleri bünyesindeki kurum hekimlikleri, sağlık ocağı, verem savaş dispanseri, ana-çocuk sağlığı ve aile planlaması merkezi, sağlık merkezi ve toplum sağlığı merkezi, 112 acil sağlık hizmeti birimi, üniversitelerin medikososyal birimleri, Türk Silahlı Kuvvetlerinin birinci basamak sağlık üniteleri ve belediyelere ait poliklinikler tarafından oluşturulmuş reçeteler,
Birinci Basamak Özel Sağlık Kuruluşlarından; İşyeri hekimleri tarafından düzenlenen reçeteler,
İkinci Basamak Resmi Sağlık Kurumlarından; Türk Silahlı Kuvvetlerinin 2 inci basamak hastaneleri tarafından oluşturulan reçeteler,
Üçüncü Basamak Resmi Sağlık Kurumlarından; Türk Silahlı Kuvvetlerinin 3 üncü basamak hastaneleri tarafından oluşturulan reçeteler,e-reçete uygulaması kapsamı dışındadır. Bu birimlerde üretilen tüm reçeteler, teknik alt yapılar hazır olana kadar eskiden olduğu gibi manuel olarak oluşturulacaktır.
Yukarıda belirtilen resmi ve özel sağlık kuruluşları MEDULA hastane sistemini kullanmaya başlamaları veya teknik alt yapılarını oluşturmaları halinde e-reçete uygulamasına geçeceklerdir.SORU 3) Elektronik reçete olarak yazılmayacak ilaçlar/ilaç grupları hangileridir?
CEVAP 3) Elektronik reçete olarak yazılmayacak ilaçlar/ilaç grupları;
- Majistral olarak yazılacak olan ilaçlar,
- İthal ilaç grubuna giren kişiye özel yurt dışından getirtilen ilaçlar, için yazılan reçeteler manuel yazılmaya devam edilecektir.
SORU 4) Elektronik reçete yazılmayacak kişiler kimlerdir?
CEVAP 4) Elektronik reçete yazılmayacak kişiler;
- Yabancı ülkelerle yapılan “Sosyal Güvenlik Sözleşmeleri” kapsamında Kurum tarafından sağlık hizmeti verilen kişiler,
- İlgili mevzuatta tanımlanan Kurum MEDULA hastane sisteminden provizyon alınamamasına rağmen sağlık hizmeti sunulan kişilere ait reçeteler,hekimler tarafından manuel olarak yazılmaya devam edilecektir.
SORU 5) E-reçetede yer alacak olan bilgiler nelerdir?
CEVAP 5) E-reçetede yer alan bilgilerin içeriği Medula Eczane Reçete Web Servislerinin Kullanım Kılavuzunda belirtilmiştir. E-reçetede yer alan bilgiler detaylı olarak anlatılmaktadır. Bu nedenle e-reçetede yer alan tüm bilgiler bu kılavuzdan erişilebilir. Ancak uygulamada birlikteliği sağlamak, yanlış anlamaları ortadan kaldırmak amacıyla bu bilgilerden bazıları aşağıda detaylı olarak açıklanmıştır.
1. Reçete Alt Türü; – Ayaktan Reçetesi
- Yatan Reçetesi
- Günübirlik Reçetesi
- Taburcu Reçetesi
- Acil Reçetesi
- Yeşil Alan Reçetesi
- Evde Bakım Reçetesi
Hekimin reçete alt türü seçeneğini gerekli durumlarda seçmesi gerekmektedir. Genel olarak reçete alt türünün seçilmesine gerek yoktur. İstisnalar aşağıda belirtilmektedir;
Ayaktan, Yatan, Günübirlik Reçetesi seçenekleri; Hastanın takibinde bulunan tedavi türüne göre e-reçete ekranına sağlık hizmet sunucusunun yazılımı tarafından seçili olarak getirilecektir.
Acil Reçetesi seçeneği; Takibin provizyon tipinin acil olmasına veya takip alınan branşa göre sağlık hizmet sunucusunun yazılımı tarafından seçili olarak getirilecektir.
Taburcu Reçetesi seçeneği; Hekim tarafından seçilmesi gerekmektedir.
Taburcu reçetesi seçimine tedavi türü yatan ise izin verilecektir.
Yeşil Alan Reçetesi seçeneği; Hekim tarafından seçilmesi gerekmektedir.
Evde Bakım Reçetesi seçeneği; Hekim tarafından seçilmesi gerekmektedir.
2. Reçete Türü; – Normal- Kırmızı
- Turuncu
- Mor
- Yeşil
Reçete türü seçeneği ekranda normal seçilmiş olarak gelecektir. Hekim kırmızı, turuncu, mor, yeşil reçete kapsamında bir ilaç yazacaksa reçete türü olarak ilgili reçeteyi seçmesi gerekmektedir. Reçete türü normal seçildiği halde diğer reçete türlerinde bir ilaç yazılırsa uyarı verilerek buna izin verilmeyecektir.
Ancak kırmızı, turuncu, mor ya da yeşil reçete türü seçilirse bu reçete içerisine bu kapsamdaki ilaçlar ile birlikte normal reçete türündeki ilaçlarda yazılabilecektir.
Kırmızı, turuncu, mor ve yeşil reçeteler e-reçete olarak oluşturulmuş olsalar dahi Sağlık Bakanlığının ilgili mevzuat hükümleri doğrultusunda yine manuel olarak oluşturulmaya devam edilecek ancak Kuruma ibraz edilmeyecektir.3. Reçete Tarihi;
Reçete tarihi, Medula Takip No Tarihi olarak hekimin ekranına sağlık hizmet sunucusunun otomasyon sistemi tarafından otomatik olarak getirilecektir. Ancak istenirse reçete tarihi bu tarihten daha ileri bir tarih olarak seçilebilir. Bu tarihten geri bir tarih seçilemez.4. İlaç adı;
Medula Eczane Reçete Web Servislerinin Kullanım Kılavuzunda Kurum sisteminde kayıtlı olan ilaçların;- Aktif ilaç listesi (Kurumca geri ödemesi yapılan ilaçların listesi)
- Aktif ilaç pasif barkod listesi (Kurumca ilacın geri ödemesi var ancak bu ilaca ait geri ödemesi yapılmayan barkodların listesi)
- Pasif ilaç listesi (Kurumca geri ödemesi yapılmayan ilaçların listesi) listelerinin sağlık hizmet sunucuları tarafından alınabilmesi amacıyla web servis hazırlanmıştır. Bu servis Medula sisteminin çalışma yoğunluğunun en az olduğu gece 23:00- 07:00 saatleri arasında çalışacak olup sağlık hizmet sunucuları bu listeleri tarihe bağlı olarak alabilirler.
Bu listelerin sağlık hizmet sunucuları tarafından güncel olarak alınması çok önemlidir.
Aksi taktirde ödenen bir ilaç hekim tarafından ödenmeyen, ödenmeyen bir ilaçta hekim tarafından ödenen olarak değerlendirilebilecektir. Bu durumda hasta mağduriyeti oluşabilecektir.
Hekim SGK’nın geri ödemesini yaptığı bir ilacı seçebileceği gibi SGK’nın geri ödemesini yapmadığı bir ilacıda seçerek e-reçeteye yazabilecektir. Ancak e-reçetenin MEDULA sistemine kaydı esansında ilacın SGK’nın geri ödeme listesinde yer almadığı bilgisi MEDULA sistemi tarafından ilgili tesise bildirilecektir.5. Kutu adedi; Kutu adedi bu bölümde belirtilecektir.
6. Kaç Kez/Seferde Kaç Doz; İlacın kaç sefer (doz 1 alanı) ve her bir seferde hangi miktarda (doz 2 alanı) verileceği belirtilecektir. Sağlık hizmet sunucularına ödenen/ödenmeyen ilaç listeleri verilirken aynı listeler içerisinde “ambalaj miktarı” ve “tek doz miktarı” bilgileri de verilmektedir.
Kaç kez(doz1) alanına ilacın belirlenen peryodda kaç sefer verileceği yazılacaktır.
Seferde kaç doz(doz2) alanına her bir seferde ne kadar miktar ilaç kullanılacağı.
Bu bölümde ilaç miktarları ile ilgili ayrıca bir bilgi eklenmesi istenirse bu bilgi ilaç açıklama alanına eklenebilecektir. Örneğin e-reçetede simetrik doz yazılmasına karşın hasta eğer ilacı gün içerisinde veya günler arası farklı dozlarda kullanacaksa bu durum ilaç açıklama alanında belirtilecektir.7. Kullanım periyodu/Birimi;
Hekim bu bölümde “Kaç kez/Seferde Kaç doz” bölümüne yazdığı bilginin hangi sürede ne sıklıkla kullanılacağını belirleyecektir. Örneğin gün içerisinde sabah 1 adet akşam 1 adet ilaç kullanılacaksa bu bölümde 1 günde sabah 1 adet/akşam 1 adet ilaç kullanılacağının yazılması gerekmektedir.Örnek 1; İçinde 10 tablet olan A ilacının “Kaç kez/Seferde Kaç doz” 2*1 yazıldığını kabul edelim. Hekim “Kullanım peryodu” bölümünde “1″, “Birimi” bölümünde de “günde” seçerse “hasta, 1 günde 2*1 tablet kullanacaktır” anlamındadır.
Örnek 2; İçinde 3 adet tablet bulunan B ilacının “Kaç kez/Seferde Kaç doz” 1*1 yazıldığını kabul edelim. Hekim “Kullanım peryodu” bölümünde “1″, “Birimi” bölümünde de “haftada” seçerse “hasta, 1 haftada 1*1 tablet kullanacaktır” anlamındadır.
Bu bölüm hekimlerin bugüne kadar kullanmadıkları bir alandır. Hata yapılma ihtimali en yüksek olan alanlardan birisidir. Bu nedenle doğru kullanılması çok önemlidir. Bu bölüme tedavi süresi yazılmayacaktır. Bu bölüme tedavi süresinin yazılması halinde reçete yanlış oluşturulmuş olacaktır. Bu ayrıntı çok önemlidir. Tedavi süresinin belirtileceği alan ilaç açıklama alanında yer alan “tedavi süresi” alanıdır.8. Kullanım şekli; Bu alana ilacın kullanım şekli belirtilecektir. Eğer ilaç kullanım şeklinin belirtilmesine gerek yoksa bu alana herhangi bir kullanım şeklinin belirtilmesine gerek yoktur.
9. İlaç açıklama alanı; SUT’un “6. İlaç Temini Ödeme Esasları” başlıklı bölümü ve bu bölüm ile ilgili SUT eklerinde, bazı ilaçların kullanımı için düzenlenecek reçetelerin ekinde ibrazı istenilen belgelerde aranan bilgiler, e-reçete uygulamasında e-reçete içinde belirtilecek olup ayrıca belge istenmeyecektir. Örneğin endikasyon dışı ilaç kullanım yazısının tarih ve sayı ile geçerlik süresi, güvenlik izlem formunun ilgili mevzuat hükümlerine göre uygun olarak hasta adına düzenlendiği ibaresi ve sürekli görevle yurtdışına gönderilenlerin yurt dışı görevine dair resmi belgenin tarih ve sayısının e-reçetede belirtilmesi zorunludur. İlaç açıklama alanında hangi bilgilerin nereye yazılacağı aşağıda detaylı olarak belirtilmiştir.
a. Teşhis/Tanı; ICD-10 tanı kodu e-reçetede ayrıca belirtilmektedir. Bu alana ise SGK’nın geri ödeme kapsamında yer alan ilaç ile ilgili özellikle olması istenen teşhis/tanı yazılacaktır. Hekim bu alana isterse ayrıca teşhis/tanıda yazabilir.
b. Hasta Güvenlik ve İzlem Formu; Güvenlik ve İzlem formu Sağlık Bakanlığının ilgili mevzuatında belirtildiği şekilde oluşturulmaya devam edilecektir. Ancak e-reçete uygulamasında bu formun “ilgili mevzuat hükümlerine göre uygun olarak hasta adına düzenlendiği” ibaresi belirtilecektir.
c. Endikasyon Dışı Kullanım İzni; Endikasyon dışı kullanım izni işlemleri Sağlık Bakanlığının ilgili mevzuatında belirtildiği şekilde yapılmaya devam edilecektir. Ancak e- reçete uygulamasında bu iznin yazısının ” tarih ve sayı ile geçerlik süresi” belirtilecektir.
d. Tetkik Sonucu; Bu alana SGK tarafından geri ödemesi yapılan ilaç ile ilgili tetkiklerin adı, yapıldığı tarih ve sonuçları yazılacaktır.
e. Tedavi Süresi; Bu alana ilgili mevzuat gereği istenilen tedavi süreleri yazılacaktır.
f. Diğer; Bu alana hekim tarafından istenirse yazılan ilaca ait açıklama yazılacaktır. Ayrıca sürekli görevle yurtdışına gönderilenlerin yurt dışı görevine dair resmi belgenin tarih ve sayısı da bu alana yazılabilecektir.
10. Doktor sertifika kodu; Bu alan boş gönderilebileceği gibi gereken durumlarda aile hekimliği sertifikası veya hemodiyaliz sertifikası bilgisi gönderilecektir.
11. Reçetede tanılar; Tanı olarak ICD-10 tanı kodları seçilecektir.
12. Reçete açıklama alanı; Bu alan ilaç açıklama alanı ile tamamen aynıdır.Gereken durumlarda açıklama bilgileri reçete açıklama alanına da eklenebilmektedir.
SORU 6) E-reçete yazılırken ilaç seçiminde yalnızca SGK’nın geri ödeme kapsamındaki ilaçlar mı yazılabilir?
CEVAP 6) Hayır yalnızca SGK geri ödeme kapsamında bir ilaç yazılmak zorunda değildir. Aynı zamanda SGK geri ödeme kapsamında olmayan ilaçlarda e-reçeteye yazılabilir. Ancak SGK geri ödeme kapsamında olmayan bir ilaç yazılması durumunda MEDULA tarafından hekime bu ilacın/ilaçların SGK geri ödeme kapsamında olmadığı bilgisi dönülecektir. Hekim bu ilacı/ilaçları isterse değiştirebilir. Ancak eczanede SGK geri ödeme kapsamında olmayan ilacın kaydına izin verilmeyecektir.
SORU 7) E-reçete sağlık hizmet sunucusu tarafından nasıl oluşturulur?
CEVAP 7) Sağlık hizmet sunucularının e-reçete oluşturulabilmeleri için; Kurum tarafından yayımlanan Medula Eczane Reçete Web Servislerinin Kullanım Kılavuzunda uygun olarak AHBS (Aile Hekimliği Bilgi Yönetim Sistemi) ve HBYS (Hastane Bilgi Yönetim Sistemi) sistemlerinin MEDULA sistemine e-reçete entegrasyonunun yapılmış olması zorunludur. Ereçete oluşturulma işleminde hekim ve hastane otomasyon sisteminin oluşturacağı bilgiler mevcuttur. Hekim oluşturduğu bilgiler ve sağlık hizmet sunucusunun otomasyonunun oluşturduğu bilgiler bir araya gelerek e-reçeteyi oluşturmaktadır.
SORU 8) E-reçete sağlık hizmet sunucusu tarafından MEDULA sistemine nasıl kaydedilecektir?
CEVAP 8) Sağlık hizmet sunucusu tarafından oluşturulan e-reçeteler Medula Eczane Reçete Web Servislerinin Kullanım Kılavuzunda belirtilen SGK’ya kaydet metodu ile MEDULA sistemine kaydedilebilecektir. E-reçete kaydı başarılı ise bu durum MEDULA tarafından ilgili sağlık hizmet sunucusuna “sonuç başarılı” olarak bildirilecektir. Her bir ereçete için elektronik reçete numarası oluşturulmuş olacaktır.
SORU 9) Elektronik reçete no nedir?
CEVAP 9) E-reçetelerin oluşturulduğu sağlık hizmet sunucusu tarafından MEDULA sistemine kaydedilmesi sonrası MEDULA sistemi tarafından her bir e-reçete için üretilen numaraya Elektronik Reçete No denir.
SORU 10) Medula Eczane Reçete Web Servislerinin Kullanım Kılavuzunda yer alan EHU ONAYI nedir?
CEVAP 10) Kurum tarafından ilgili mevzuatta belirtilen durumlarda enfeksiyon hastalıkları uzmanı tarafından e-reçetenin EHU ONAYININ yapılması gereken durumunda e-reçete üzerinde yapılabilmektedir. E-reçete öncelikle bir başka hekim tarafından oluşturulur. Daha sonra kılavuzda belirtilen metod ile EHU ONAYI işlemi yapılabilir. Bu onayın yapılmasında mevzuat hükümlerine dikkat edilmesi gerekmektedir.
SORU 11) Medula Eczane Reçete Web Servislerinin Kullanım Kılavuzunda YATAN HASTA REÇETESİ ONAYI nedir?
CEVAP 11) Sağlık hizmet sunucularının yatan hastalarına ilaçlarını temin etmeleri ve hastaya aldırmamaları esastır. Ancak Kurum tarafından ilgili mevzuatta düzenlendiği şekilde yatan hastalara kullanılan ilacın serbest eczaneden temin edilmesi amacıyla hastaya reçete düzenlenmesi durumunda reçetenin başhekimlik tarafından onaylanması gerekmektedir. Bu onaylama işlemi yapılabilmesi amacıyla “YATAN HASTA REÇETESİ ONAYI” işlemi yapılması gerekmektedir. Bu onayın yapılmasında mevzuat hükümlerine dikkat edilmesi gerekmektedir.
SORU 12) E-reçete sağlık hizmet sunucu tarafından MEDULA sisteminden tekrar nasıl görüntülenecektir?
CEVAP 12) Sağlık hizmet sunucusu yalnızca kendi tesisinde oluşturulmuş olan e-reçeteyi Medula Eczane Reçete Web Servislerinin Kullanım Kılavuzunda belirtilen SGK’dan oku metodunu kullanarak MEDULA sisteminden görüntüleyebilir. Bu amaçla iki yöntem oluşturulmuştur;
1-Elektronik reçete no ile reçeteyi oku; E-reçetenin oluşturulduğu sağlık hizmet sunucusu tarafından Elektronik Reçete No girilerek, ya da
2- TC Kimlik Numarasından tüm reçeteleri oku; E-reçetenin oluşturulduğu sağlık hizmet sunucusu tarafından TC Kimlik No bildirilerek o kimlik numarasına ait tüm e-reçeteler görüntülenebilmektedir.SORU 13) E-reçete sağlık hizmet sunucu tarafından MEDULA sisteminden nasıl silinecektir?
CEVAP 13) Sağlık hizmet sunucusunca oluşturulan e-reçeteler, Medula Eczane Reçete Web Servislerinin Kullanım Kılavuzunda belirtilen SGK’dan sil metodu ile MEDULA sisteminden silinebilmektedir. Ancak eczaneden karşılanmış olan e-reçeteler hekim tarafından MEDULA sisteminden silinemez.
SORU 14) E-reçete MEDULA sisteminden silinebilir mi?
CEVAP 14) Sağlık hizmet sunucusu tarafından MEDULA sistemine kaydedilmiş bir e-reçete eczane tarafından karşılanmamış ise oluşturduğu sağlık hizmet sunucusu tarafından MEDULA sisteminden silinmesi mümkündür. Ancak eczanede karşılanmış bir ereçetenin silinmesine izin verilmeyecektir.
SORU 15) Hekim tarafından e-reçete numarası alınarak oluşturulmuş ancak eczane tarafından karşılanmamış bir e-reçete üzerinde hekim tarafından tekrar işlem yapılabilir mi?
CEVAP 15) Eczane tarafından karşılanmamış olan e-reçete hekim tarafından tekrar görüntülenebilmektedir. Eczane tarafından karşılanmamış olma şartıyla hekim tarafından görüntülenen e-reçete üzerinde değişiklik yapılması için e-reçetenin MEDULA sisteminden silinerek yeniden düzenlenmesi gerekmektedir. Bu durumda e-reçete numarasının değişeceği unutulmamalıdır.
SORU 16) Eczane tarafından görüntülenen ancak henüz MEDULA eczane sistemine kaydetmedikleri e-reçeteler üzerinde eczacı tarafından hangi değişiklikler yapılabilecektir?
CEVAP 16) E-reçete görüntüleme işlemi sonrası reçete giriş ekranı üzerinde henüz MEDULA eczane sistemine eczacı tarafından kaydedilmemiş e-reçete üzerinde eczane tarafından;
- İlaç dozunun azaltılmasına, (Kurumca belirlenecek tarihe kadar)
- Kullanım periyodu ve biriminin değiştirilmesine, (Kurumca belirlenecek tarihe kadar)
- İlacın e-reçeteden çıkartılmasına,
- İlacın adedinin azaltılmasına
Medula eczane sistemi izin vermektedir.
SORU 17) Eczane tarafından karşılanan e-reçetelerin MEDULA eczane sistemine kaydında hangi alanların eczane tarafından işlem görmeye devam edecektir?
CEVAP 17) Eczaneler tarafından reçete giriş ekranında bulunan “teşhisler”, “karekodlu”, “özel durum”, “eşdeğer ilaç”, rapor seç” ve “tedavi şeması” işlemlerini yapmaya devam etmesi gerekmektedir. Diğer alanlar e-reçete olarak MEDULA eczane reçete giriş ekranında görünecektir. ilgili mevzuatta oluşabilecek değişikliklere de bu doküman haricinde ayrıca dikkat edilmesi gerekmektedir.
SORU 18) Eczane tarafından karşılanarak MEDULA eczane sistemine kaydedilmiş bir e-reçete üzerinde hekim tarafından değişiklik yapılabilir mi?
CEVAP 18) Eczane tarafından karşılanarak MEDULA eczane sistemine kaydedilmiş e-reçete üzerine hekim tarafından;
- İlaç açıklama alanı eklenmesi,
- Reçete açıklama alanı eklenmesi,
- EHU ONAYI yapılması,
- ICD 10 tanı kodu ekleme işlemi yapılabilmektedir.
SORU 19) Elektronik reçete eczane tarafından nasıl görüntülenecektir?
CEVAP 19) Kurum tarafından eczanelere sağlanan MEDULA eczana sistemi üzerinde yer alan “e-reçete sorgu” bölümünden TC Kimlik No ve Elektronik Reçete No / TC Kimlik No ve Takip No ile e-reçeteler görüntülenecektir. Bu nedenle reçete yazılan hastaya elektronik reçete numarası ya da medula takip numarasının verilmesi gerekmektedir. Ereçetenin sağlık hizmet sunucusu tarafından oluşturulduğunun emin olunması amacıyla öncelikle elektronik reçete numarasının hastaya verilmesi gerekmektedir. Ancak Takip No da verilebilir.
SORU 20) Kurum tarafından geri ödeme amacıyla inceleme işlemi yapılan e-reçetenin eczaneye iadesi yapılmasının gerektiği durumda iade işlemi nasıl yapılabilir?
CEVAP 20) Geri ödeme amacıyla Kurumun ilgili birimine teslim edilmiş e-reçetenin ilgili mevzuat hükümlerine istinaden eczaneye iade edilmesi gerektiği durumlarda e-reçetenin iade işlemleri MEDULA eczane sistemi üzerinden Kurumun ilgili birimleri tarafından yapılacaktır.
SORU 21) E-reçete oluşturulurken ıslak imza yerine hekim tarafından ne kullanılacaktır?
CEVAP 21) SGK tarafından elektronik imza uygulamasına geçilinceye kadar https://medeczane.sgk.gov.tr/doktor adresinden hekimlere SGK KURUMSAL HEKİM ŞİFRESİ verilecektir. Bu şifrelerin belirtilen web adresindenalınması gerekmektedir. Hekim tarafından alınan bu şifre e-reçetenin sistem üzerinden SGK’ya kaydedilmesi aşamasında kullanılacaktır.
SORU 22) SGK KURUMSAL HEKİM ŞİFRESİ nedir?
CEVAP 22) Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından yalnızca hekimlere verilen şifredir. Bu şifre hekime aittir. Bir başkası ile paylaşılamaz. Hekim dilediği zaman şifresini değiştirebilmektedir.Şifrenin hekim tarafından periyodik olarak güncellenmesi doğru olacaktır.
SORU 23) SGK KURUMSAL HEKİM ŞİFRESİ hekimler tarafından nasıl alınacaktır?
CEVAP 23) Hekimler şifrelerini https://medeczane.sgk.gov.tr/doktor web adresine girerek temin edeceklerdir. Yapılacak işlemler ile ilgili kılavuz aynı web adresinde mevcuttur.
SORU 24) SGK KURUMSAL HEKİM ŞİFRESİ ile hangi işlemler yapılacaktır?
CEVAP 24) E-reçete oluşturup Sosyal Güvenlik Kurumu’na kaydedilebilmesi SGK KURUMSAL HEKİM ŞİFRESİ ile mümkündür. Bu şifre olmaksızın e-reçete oluşturması mümkün değildir.
Ayrıca https://medeczane.sgk.gov.tr/doktor adresinden bu şifre aracılığıyla giriş yapılması halinde genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olunanların kullandığı;
- Elinde bulunan henüz bitmemiş ilaçlar,
- Raporlu ilaçlar,
- E-raporlar MEDULA sisteminden görüntülenebilecektir.
SORU 25) MEDULA sisteminin ve/veya sağlık hizmet sunucusuna ait sistemlerin çalışmaması nedeniyle e-reçetenin düzenlenememesi halinde manuel reçete yazılabilecek midir?
CEVAP 25) MEDULA sisteminin ve/veya sağlık hizmet sunucusuna ait sistemlerin çalışmaması nedeniyle e-reçetenin düzenlenememesi halinde reçete manuel olarak düzenlenecek ve hekimin kaşe-ıslak imzası ile imzalanacaktır. Bu şekilde oluşturulmuş reçeteler eczane tarafından MEDULA eczane sistemine kaydedilerek karşılanabilecektir
SORU 26) Eczaneler manuel reçete kabulüne devam edecek midir?
CEVAP 26) Reçete üzerinde e-reçete numarası var ise bu reçete eczane tarafından elektronik olarak karşılanacaktır Ancak sağlık hizmet sunucuları tarafından sistemin çalışmaması nedeniyle e-reçete oluşturulamaması durumlarında reçeteler manuel olarak düzenleneceğinden bu tür reçeteler eczaneler tarafından önceden olduğu gibi yine kabulüne devam edilecektir.
SORU 27) Yeşil kartlı olarak anılan Genel Sağlık Sigortası Kanununun 60 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinin (1), (3) ve (9) numaralı alt bentleri kapsamında sayılan kişilerin üniversite ve özel sağlık hizmet sunucularına ilgili mevzuatta belirtildiği şekilde başvurulması halinde e-reçete eki belgesi olarak sevk belgesi Sosyal Güvenlik Kurumuna geri ödeme amacıyla ibraz edilecek mi?
CEVAP 27) Yeşil kartlı hastaların üniversite ve özel sağlık hizmeti sunucularına müracaatlarına ilişkin olarak Kurumca yayımlanan “Mülga 3816 sayılı Kanun” konulu 2012/10 sayılı genelgede belirtilen hükümler çerçevesinde SUT ’un 3.1.1.A maddesine göre sevk ile müracaat edilen sağlık hizmeti sunucularınca düzenlenen reçetelere istinaden temin edilen ilaçların Kurumca karşılanabilmesi için (Kurum e-sevk uygulaması ülke çapında devreye alınana kadar) sevk belgesinin bir nüshasının faturaya eklenmesi gerekmektedir.
-
POS Cihazı Kullanımı
1) Eski POS Cihazım ile ilgili Tebliğin gereklerini yerine getirerek kredi kartı çekimi yapabilir miyim?
01.09.2008 tarihi itibariyle eski POS cihazları kullanılmayacaktır, bu cihazların sahipleri (bankalar, katılım bankaları vb.) tarafından ya toplanacak ya da bu Cihazlar V.U.K Tebliğinde yer alan esas ve usullere uygun hale getirilecektir.
2) POS Cihazımın bahsi geçen Tebliğe uygun olmaması halinde ceza alır mıyım?
Bu Tebliğde belirtilen özellikleri taşıyan POS cihazlarını iş yerlerinde bulundurmayan veya belirtilen şartları taşımayan cihazları kullandıkları tespit edilen dişhekimlerine, V.U.K. mükerrer 355/1 inci maddesine göre özel usulsüzlük cezası kesilir.
3) POS Cihazı ile işlem yapmadığım gün için de POS Cihaz çıktısı almam zorunlu mudur?
Dişhekimlerimizin gün içerisinde herhangi bir işlem yapılmaksızın POS’un kullanılmaması halinde gün sonunda kapanış raporu alınmamasına gerek yoktur.
4) POS Cihazını alabilmem için anlaşmalı bir banka mevcut mudur?
Türk Dişhekimleri Birliği’nin ve Ankara Dişhekimleri Odamızın POS Cihazının alınması ve kullanılması konusunda herhangi bir banka ile anlaşması bulunmamaktadır. Dişhekimleri POS Cihazını sağlayabilen her banka ile anlaşma yapabilmektedir.
5) POS Cihazının çıktısı serbest meslek makbuzu yerine geçer mi
POS Cihazının çıktısı serbest meslek makbuzu yerine kullanılabilmektedir ve çıktının altında “Bu belge V.U.K uyarınca serbest meslek makbuzu yerine geçen belge hükmündedir” ifadesi yer almaktadır.
379 sayılı genel tebliğe uygun POS cihazlarını 01.09.2008 tarihinden itibaren kullanmaya başlayacak meslektaşlarımızın, bu cihazlarla düzenlenen belgelerinin “serbest meslek makbuzu” olarak kabul edileceği, ayrıca serbest meslek makbuzu düzenlemeyeceklerine ilişkin Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından 30.05.2008 tarih ve V.U.K.-36/2008-6/POS Belgesi -1 sayılı sirküler için tıklayınız.
6) Kredi kartıyla ödeme yapan Kurum veya Kuruluş hastalarının Kurum veya Kuruluşlarınca istenen ayrıntılı faturaları için POS Cihazı çıktısı, ayrıntılı kalemleri göstermemesinde dolayı yeterli bilgi içermemektedir. Bu tür ödeme yapılan Kurum veya Kuruluş hastaları için nasıl bir işlem uygulanır?
POS belgesinde yer alan toplam tahsilat tutarı ile serbest meslek makbuzunda yer alan tutarın farklı olmaması kaydıyla, POS cihazı kullanılarak tahsil edilen ödemelerde; bu makbuzun ayrı bir fatura değil, aynı işlem için kesilen makbuz olduğunu ifade edecek bir açıklamanın (POS çıktısının tarih ve no sunun Serbest Meslek Makbuzuna yada Serbest Meslek Makbuz seri ve sıra nosunun POS çıktısına) yazılarak ve serbest meslek makbuzunun aslının altına eklenerek hastaya verilmesi gerekmektedir.
7) Kurum veya Kuruluş hastalarının Kurum veya Kuruluşlarınca istenen ayrıntılı faturaları için aynı anda hastaya kesilen Serbest Meslek Makbuzu ve POS Cihazının çıktısının beraber verilmesi nedeniyle çift vergi ödenir mi?
3224 sayılı Türk Diş Hekimleri Birliği Kanununun 40 ıncı maddesine göre serbest meslek makbuzunun Asgari Ücret Tarifesine uygun olarak düzenlenmesi zorunlu olup, Asgari Ücret Tarifesi yaklaşık 300 kalemden oluşmaktadır. Dişhekimlerinin tedavi kalemleri için POS belgesi ile beraber serbest meslek makbuzu düzenlemeleri durumunda bu iki belgeden sadece biri gelir olarak dikkate alınacaktır. Bu belgeyi kullanan açısından da her iki belgeye istinaden sadece bir gider kaydı yapılacaktır.
8) POS Cihazı için geç müracaat ettim ceza uygulanır mı?
V.U.K.Genel Tebliği’ne göre 01.09.2008 tarihinden itibaren iş yerlerinde kredi kartı okuyucuları (POS Cihazı) bulundurmaları ve kredi kartı ile yapılan ödemelerde bu cihazları kullanmaları zorunluluğu getirilmiştir. Bu tarihten sonra POS Cihazları için müracaat edildiği kayıtlarda görünen dişhekimlerimize Maliye Bakanlığı’nca yapılan denetimlerde cezai işlemler uygulanmaktadır.
9) Şirket Ortaklığı üzerinden hizmet veren dişhekimliği faaliyetleri için POS Cihazı çıktısında Mükellefiyet yine şahıs üzerinden mi geçerlidir?
Adi ortaklık olarak faaliyet gösteren dişhekimlerinin POS cihazı ile düzenleyecekleri belgede TC kimlik numarasının yerine ortaklık adına tesis edilen vergi kimlik numarasının yazılı olması gerekmektedir.
10) Dişhekiminin muayenehanesini V.U.K. Genel Tebliği’nin geçerlilik kazandığı 01.09.2008 tarihinden sonra açması durumunda POS Cihazını ne zaman bulundurması gerekmektedir?
Yeni işe başlayan diş hekiminin POS cihazı bulundurma ve kullanma mecburiyeti işe başlama tarihini takip eden 30 günün sonundaki ilk iş gününde başlamaktadır. Ancak bu sürede dişhekiminin bankaya müracaat etmiş olmakla beraber cihaz alamadığını ispat etmesi halinde verilen süreyi takip eden 30 gün içerisinde yeniden POS cihazı temin edebilmek için Bankaya başvuru yapması gerekmektedir. İlgili sirküler için tıklayınız.
Yukarıda belirtilenlere ilave olarak, sağlık kuruluşlarına hizmet veren ve iş yeri adresi olarak ikametgahlarını gösteren veya sağlık kuruluşlarında ücretli olarak görev yapmakla beraber günlük çalışma saatlerinin bir kısmında bu kuruluşların odalarını kiralamak suretiyle serbest meslek faaliyetinde bulunan hekimler hakkında yaptırılacak Maliye Bakanlığı yoklaması sonucunda ikametgahlarının bir bölümünün dahi "faaliyetin icrasına tahsis edilmesi" veya faaliyetin icra edildiği "yer" olma özelliğini taşıdığının tespit edilmesi halinde bu yer hekimlik faaliyetinin yapılacağı işyeri olarak kabul edilir ve bu işyeri için de yine V.U.K Tebliği gereği POS cihazı bulundurma ve kullanma zorunluluğu bulunmaktadır.
11) POS Cihazı kullanmayı şart koşan ilgili V.U.K. Genel Tebliği’ne göre hangi koşullara uymamak cezai işlem uygulanmasını gerektirir? Hangi ceza verilir?
- 379 ve 382 nolu Tebliğlerde belirtilen özellikleri taşıyan POS cihazlarını iş yerlerinde bulundurmayanlara veya Tebliğde öngörülen şartları taşımayan cihazları kullandıkları tespit edilenlere, V.U.K. mükerrer 355/1 inci maddesine göre özel usulsüzlük cezası uygulanır.
- Söz konusu Tebliğin 3 üncü bölümde açıklanan özellikleri taşımayan kağıt ruloları kullandığı veya POS Cihazını kullanmak suretiyle hizmet verdiği halde günlük kapanış raporu almadığı tespit edilen mükelleflere ise her bir tespit için ayrı ayrı olmak üzere, V.U.K 352/II-7 nci maddesine göre ikinci derece usulsüzlük cezası kesilir.
12) Kullandığım POS cihazı Maliye Bakanlığı tarafından tanımlanan standartlara uygun olmadığı iddiasıyla tarafıma para cezası kesilmiştir. Yapılan bu uygulamaya karşı dava açabiliyor muyum? Örnek dava dilekçesi var mıdır?
Maliye Bakanlığı’nın ilgili V.U.K Tebliği ile ilgili olarak son günlerde yoğunlaşan bu cezalar için Dişhekimlerimizin hukuki yollara başvurma hakkı saklıdır. V.U.K Tebliği uyarınca madur olan üyelerimiz için dava açmalarında örnek oluşturacak olan dava dilekçesi için tıklayınız.
-
Türk Borçlar Kanunu ve Türk Ticaret Kanunundaki Değişikliklere İlişkin
1. Yeni 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nda Dişhekimlerinin hukuki sorumluluğunu etkileyen ne gibi değişiklikler yapılmıştır?
Yargıtay, hasta ile hekim arasındaki ilişkiyi Türk Borçlar Kanunu’nda (TBK) düzenlenmiş olan sözleşme tiplerine göre nitelendirmektedir. Dişhekimlerince yapılan protez, implant, dolgu gibi girişimleri ise öteden beri eser sözleşmesi hükümleri kapsamında değerlendirmektedir.
TBK'nın eser sözleşmesinde yüklenicinin sorumluluğunu düzenleyen 471. maddesine, eski hükümden farklı olarak "Yüklenicinin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alandaki işleri üstlenen basiretli bir yüklenicinin göstermesi gereken mesleki ve teknik kurallara uygun davranışı esas alınır." fıkrası eklenmiştir. Kanunun gerekçesinde, böylelikle yükleniciden beklenen özen yükümlülüğünün tespit edilmesine objektif bir kriter getirilmesinin amaçlandığı belirtilmiştir.
Bu değişikliğin sonucunda, hasta memnuniyetsizliği oluştuğu durumlarda dişhekiminin sorumluluğunun kapsamı belirlenirken, benzer bir alanda hizmet vermekte olan başka hekimlerin mesleki ve teknik kurallara uygun davranışı dikkate alınarak hukukilik denetimi yapılacaktır. Esasen değişiklikten önce Kanun'da yer almayan bu ölçüte, son yıllarda Yargıtay'ın konuya ilişkin içtihatlarında vurgu yapılmaktaydı. Umuyoruz ki bu yönde bir ibarenin Kanun'da açıkça düzenlenmesi, hekimin sorumluluğunun, mesleki ve teknik dayanakları içerecek şekilde, daha objektif bir şekilde değerlendirilip, belirlenmesine katkı yapabilir.
2. Bu değişiklik Dişhekimlerinin hukuki sorumluluğunun doğru tespit edilmesi açısından yeterli midir?
Diş protezi, implant, dolgu gibi tıbbi girişimlerde kusur tespiti yapılırken mesleki ve teknik ölçütlere göre karar verilmesi yönünde açık bir hükmün TBK'ya eklenmesi sorumluluğun tespitinde pozitif katkı sağlayabilecektir. Ancak getirilen bu yeni düzenlemenin, uygulamada karşılaşılan sorunları ortadan kaldırmak için yeterli olmadığı düşüncesindeyiz.
Nitekim doktrinde de tedavi sonucunun garanti edilememesi, hekimin mesleki bağımsızlığı içerisinde tedaviyi sürdürmesi, muayene yükümlülüğünün uygulanamayacak olması gerekçeleriyle hasta ile hekim arasındaki hukuki ilişkinin eser sözleşmesi olarak nitelendirilemeyeceği ifade edilmektedir.
Dişhekimleri tarafından uygulanan protez, implant, dolgu gibi işlemler birer tıbbi müdahaledir ve diğer tıbbi müdahalelerde görülen komplikasyonların risklerini taşımaktadır. Hekimin canlı bir doku üzerinde çalışması, tedaviye hastanın kusuru, diğer sağlık sorunları gibi bir dizi etmenin dahil olması tıbbi girişimden beklenen yararın elde edilememesine neden olabilmektedir.
Üstelik Yargıtay'ın eser sözleşmesi kabul ettiği diş protezi, dolgu, implant gibi işlemlerin büyük bölümü güzelleştirme amacından ötede, dişlerdeki işlevsel sorunların giderilmesi veya hastaların beslenme, konuşma gibi ihtiyaçlarında dişlerini gereği gibi kullanabilmesi amacı taşımaktadır.
Bu nedenle, bu girişimlerin yapılmasına ilişkin sözleşmelerin de vekalet sözleşmesi kapsamında değerlendirilmesi ve bu hükümlere tabi olması hem işin niteliği, hem de hekim sorumluluğunun belirlenmesi açısından daha isabetli olacaktır. Umuyoruz ki, ileriki dönemlerde yapılan düzenlemeler ve oluşturulan Yargıtay içtihadı bu yönde gelişir.
3. Diş protezi, dolgu, implant gibi müdahaleler dışında kalan tıbbi girişimlere ilişkin sorumluluk esaslarında özel bir değişiklik yapılmış mıdır?
Diş protezi, dolgu, implant gibi müdahaleler dışında kalan tıbbi girişimler öteden beri Vekalet Sözleşmesi hükümleri kapsamında değerlendirilmektedir. Vekalet Sözleşmesine ilişkin hükme de eser sözleşmesine paralel bir hüküm eklenmiştir. Buna göre, "vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır" (TBK, m 506). Kanun gerekçesinde, eser sözleşmesine benzer bir şekilde, vekilin sorumluluğunun belirlenmesine objektif bir kriter getirmenin amaçlandığı açıklanmıştır. Eser sözleşmesi hükümlerinden farklı olarak, eklenen bu fıkrada mesleki ve teknik kurallara yer verilmemiştir.
Ancak amaçsal olarak bu hüküm hekim sorumluluğunun belirlenmesi açısından tıp kurallarının ışığında hareket edilmesi gerektiği yönünde yorumlanmalıdır. Buna göre özen yükümlülüğünü ihlal ettiği iddia edilen hekimin sorumluluk derecesi belirlenirken, eser sözleşmesinde olduğu gibi, vekalet ilişkilerinde de mesleki ve teknik kurallar ışığında bir tespit yapılacaktır.
4. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununda şirketlerle ilgili de birçok yeni hüküm mevcuttur. Bu değişikliklerin Polikliniklerin ve/veya tıp merkezlerinin kuruluş koşullarını etkileyen bir yönü var mıdır ?
TTK ile getirilen en büyük değişikliklerden biri, anonim ve limited şirketlerin kurucu ortak sayısının bire düşürülmesi olmuştur. Bununla beraber, artık tek pay sahipli anonim şirket ve tek ortaklı limited şirket kurulabilecektir. Mevcut şirketler ise, bir ana sözleşme değişikliği ile tek kişiliğe dönüştürülebilir. Herhangi bir sebeple bir anonim şirketin tek pay sahibi ve bir limited şirketin tek ortağı olan gerçek veya tüzel kişinin, 1 Temmuz 2013 tarihinden itibaren 15 gün içinde, bu sıfatını, adını, adresini, vatandaşlığını, anonim şirketlerde yönetim kuruluna, limited şirketlerde ise müdüre veya müdürlere noter aracılığıyla bildirmesi gerektirmektedir.
Bu değişiklik, tıp merkezi ve poliklinik açmak isteyen Dişhekimleri açısından önem taşımaktadır. Bununla beraber, yeni hükmün şu anda yürürlükte olan ve bu konuda düzenlemeler içeren sağlık mevzuatı ile birlikte incelenmesi gereklidir.
Ağız ve Diş Sağlığı Hizmeti Sunulan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelik’te bu hizmetin verildiği sağlık kuruluşlarının türleri ve nasıl kurulabilecekleri açıklanmıştır. Buna göre hem diş sağlığı merkezleri, hem de diş poliklinikleri birden fazla dişhekimi tarafından müşterek olarak kurulabilir. Dolayısıyla, tek pay sahipli anonim şirketlerin veya tek ortaklı limited şirketlerin, poliklinik ve diş sağlığı merkezi açması hukuken olanaklı görülmemektedir.
5. Yeni TTK hükümlerinde şirketlere getirilen bazı yükümlülüklerden poliklinik/ağız ve diş sağlığı merkezi bulunan Dişhekimleri de etkilenecek mi?
Yeni TTK şirketlere internet sitesi kurma zorunluluğu getirmiştir. Kanuna göre, mevcut şirketlerin 1 Temmuz 2013 tarihinden itibaren üç ay içerisinde internet sitelerini oluşturmaları gerekmektedir. İnternet sitelerinde ise, TTK 39. madde uyarınca, Şirketin sicil numarası, Ticaret Unvanı, İşletmenin Merkezi, Taahhüt edilen ve ödenen sermaye tutarı, Yönetim kurulu başkan ve üyeleri ile müdürlerin adları-soyadları gibi bilgilere yer vermeleri gerekmektedir. Bu yükümlülüğe aykırı davranan şirket yetkililerine hapis cezası ve adli para cezası verileceği düzenlenmektedir.
Ancak Kanun aynı zamanda internet sitesi oluşturma zorunluluğunun kapsamının sınırlarını tam olarak çizmemiş, denetime tabi olmayan sermaye şirketlerinin internet sitesi oluşturma zorunluluğuna tabi olmadığı, hangi şirketlerin denetime tabi olduğunu ise Bakanlar Kurulunun belirleyeceğini düzenlemiştir. Bakanlar Kurulu henüz konuya ilişkin bir karar ilan etmemiş olmakla birlikte, denetime tabi sermaye şirketlerinin sermaye miktarları, çalışan sayısı gibi ölçütler üzerinden belirleneceği düşünülmektedir.
Eğer Bakanlar Kurulunca belirlenecek ölçütlere göre, şirketlerce açılan Dişhekimleri tarafından açılan ağız ve diş sağlığı merkezleri ile poliklinikler açısından internet sitesi kurma zorunluluğu doğar ise, bu internet sitelerini oluştururken Dişhekimleri ve sağlık kuruluşları açısından getirilen reklam ve tanıtım esaslarına uymak gerekmektedir. Bu esaslara uyulmaması halinde internet sitelerinin sahipleri hakkında hukuki ve cezai sorumluluğun doğması söz konusu olabilecektir.
6. İktisadi işletmeler yönünden bir değişiklik söz konusu mudur?
Yeni TTK'nın 16. maddesinde, eski kanun yönünden dil sadeleştirmesine gidilmiş ve geçmişte" iktisadi işletme" olarak tanımlanan kavram,"ticari işletme" olarak kabul edilmiştir. Bunun yanı sıra, vakıfların da ticari işletme kurabileceği yönünde açık bir hüküm getirilmiştir.
-
İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu Hakkında
1. Hangi çalışanlar 6331 Sayılı İş Sağlığı Ve Güvenliği Yasası kapsamındadır?
Kamu ve özel sektöre ait bütün işleri ve işyerlerini kapsamaktadır. Dolayısıyla Ağız ve Diş Sağlığı hizmeti verilen işyerlerini de kapsamaktadır. Ancak; çalışan istihdam etmeksizin kendi nam ve hesabına mal ve hizmet üretimi yapanlar ile Türk Silahlı Kuvvetleri, genel kolluk kuvvetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığının faaliyetleri, afet ve acil durum birimlerinin müdahale faaliyetleri, ev hizmetleri, hükümlü ve tutuklulara yönelik infaz hizmetleri sırasında, iyileştirme kapsamında yapılan iş yurdu, eğitim, güvenlik ve meslek edindirme faaliyetlerinde çalışanlar kapsamda değildir.
2. Sekreter, yardımcı vb. çalıştırmadan kendi nam ve hesabına mesleki faaliyet yürüten diş hekimliği muayenehaneleri Kanun kapsamındaki yükümlülükleri yerine getirmek zorunda mıdır?
Kanun'da çalışan istihdam etmeksizin mal ve hizmet üretimi yapanlar Kanun kapsamı dışında bırakılmıştır. Bu anlamda sekreter, teknisyen vb. bir çalışanı bulunmayıp, kendi nam ve hesabına mesleki faaliyette bulunan diş hekimlerinin Kanun'da ve bağlı Yönetmeliklerdeki yükümlülükleri yerine getirme zorunluluğu bulunmamaktadır.
3. Stajyer ve çıraklar bu Kanun kapsamında mıdır?
Kanun hükümlerinde özel ya da kamu ayrımı yapılmaksızın bir çalışanı dahi olan tüm işyerine iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini alma yükümlülüğü getirdiğinden ve stajyer ve çıraklar için ayrık bir düzenlemeye gidilmediğinden, stajer ve çırak çalıştıran işyerleri de bu yükümlülüklere tabidir.
4. 6331 sayılı Yasa uyarınca işverenin yükümlülükleri nelerdir?
İşveren çalışanların işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlamakla yükümlü olup bu çerçevede;
- Mesleki risklerin önlenmesi, eğitim ve bilgi verilmesi dâhil her türlü tedbirin alınması, organizasyonun yapılması, gerekli araç ve gereçlerin sağlanması, sağlık ve güvenlik tedbirlerinin değişen şartlara uygun hale getirilmesi ve mevcut durumun iyileştirilmesi için çalışmalar yapar.
- İşyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerine uyulup uyulmadığını izler, denetler ve uygunsuzlukların giderilmesini sağlar.
- Risk değerlendirmesi yapar veya yaptırır.
- Çalışana görev verirken, çalışanın sağlık ve güvenlik yönünden işe uygunluğunu göz önüne alır.
- Yeterli bilgi ve talimat verilenler dışındaki çalışanların hayati ve özel tehlike bulunan yerlere girmemesi için gerekli tedbirleri alır.
- İşyeri dışındaki uzman kişi ve kuruluşlardan hizmet alınması, işverenin sorumluluklarını ortadan kaldırmaz.
- Çalışanların iş sağlığı ve güvenliği alanındaki yükümlülükleri, işverenin sorumluluklarını etkilemez.
- İşveren, iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin maliyetini çalışanlara yansıtamaz.
5. Sosyal Güvenlik Kurumu'nun Kanun kapsamındaki işyerlerine katkısı ne olacaktır?
1-9 arasında işçi çalıştıran ağız ve diş sağlığı hizmeti sunan sağlık kuruluşlarının Kanun kapsamındaki iş sağlığı ve güvenliği ile bununla ilintili sağlık harcamalarından doğan giderlerine SGK tarafından mali destek sağlanacağı düzenlenmiştir.
6. İşverenler, iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerini hangi yöntemle sağlayabilecektir?
Ağız ve diş sağlığı hizmeti sunan sağlık kuruluşu işverenleri, Kanun kapsamındaki iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin yükümlülüklerini işyeri hekimleri ile B sınıfı iş güvenliği uzman belgesine sahip kişilerden kısmi süreli iş ilişkisi kurarak sağlayabileceklerdir. Ayrıca iş sağlığı ve güvenliği hizmeti veren özel şirketlerden de bu kapsamda hizmet almaları mümkün olacaktır.
7. Ağız ve diş sağlığı hizmeti verilen sağlık kuruluşlarında çalışacak iş güvenliği uzmanları hangi sertifika türüne sahip olmalıdır?
İşyerlerinde görev yapacak iş güvenliği uzmanlarının hangi tür sertifikaya (A,B,C) sahip olacağı işyerinin tehlike sınıfına göre belirlenmektedir. Buna göre ağız ve diş sağlığı hizmetleri 'tehlikeli iş' olarak nitelendirildiğinden, buralarda görev yapacak iş güvenliği uzmanlarının en az (B) sınıfı sertifikaya sahip olması gerekmektedir.
8.İş kazaları ile iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin tehditleri bildirme yükümlülüğünün kapsamı nedir?
Kanun'a göre işveren iş kazalarını kazadan sonraki üç iş günü içinde ve sağlık hizmeti sunucuları veya işyeri hekimi tarafından kendisine bildirilen meslek hastalıklarını da, öğrendiği tarihten itibaren üç iş günü içinde Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirir.
9. İşverenin Kanun'da düzenlenen kayıt tutma yükümlülüğünden ne anlaşılması gerekmektedir?
İşveren, işyerinde çalışanların beden bütünlüğüne zarar veren ya da ölümle sonuçlanan kazaların yanı sıra, iş yerinde kullanılan cihazların zarar görmesine neden olan olayların kaydını tutmakla yükümlü kılınmıştır.
10.İş kazaları ile iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin tehditleri bildirme konusunda işçinin yükümlülüğü nedir?
Çalışanlar da kendileri ve/veya diğer çalışanların sağlığı ve güvenliği açısından ciddi ve yakın bir tehlikeyi öngördüklerinde veya bu tür bir tehlike ile karşılaştıklarında durumu işveren temsilcisine veya işverene bildirmek durumundadırlar.
11. İş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili tehditlere ilişkin gerekli önlemlerin alınmaması durumunda işçinin hakları nelerdir?
Çalışanlar bu durumda işten kaçınma hakkına sahiptir. Çalışanların çalışmaktan kaçındıkları dönemlere ilişkin ücret ve diğer hakları saklıdır.
12. Hangi çalışanlar için sağlık raporu alma zorunluluğu bulunmaktadır?
Tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde çalışacakların, yapacakları işe uygun olduklarını belirten sağlık raporuna sahip olmaları gerekmektedir. Ağız ve diş sağlığı hizmetleri tehlikeli iş sınıfında düzenlendiğinden sağlık raporu alınması gereken işler arasındadır.
13. Çalışanların rutin sağlık kontrolleri dışında sağlık muayenesinden geçmeleri gereken zorunlu haller nelerdir?
Çalışanlar işe girişlerde, yaptıkları işe ilişkin esaslı değişikliklerde; iş kazası, meslek hastalığı veya sağlık sorunları gibi nedenlerle işten ayrılmalarından sonraki işe geri dönüşlerde sağlık muayenelerinin yapılması gerekmektedir.
14. İşyerindeki sağlık ve güvenlik risklerinin tespitine yönelik risk değerlendirmesini hangi işyerleri yaptıracaktır?
31.12.2012 tarihi itibariyle çalışan sayısı ve tehlike sınıfı farkı gözetmeksizin tüm işyerlerinde risk değerlendirmesi yapılacaktır.
15. Risk değerlendirmesi kimler tarafından yapılır?
İşverenler, risk değerlendirmesini kendileri yapabilecekleri gibi, işveren veya işveren vekili, iş güvenliği uzmanları ile işyeri hekimleri, işyerindeki çalışan temsilcileri, işyerindeki destek elemanları ile işyerindeki bütün birimleri temsil edecek şekilde belirlenen ve işyerinde yürütülen çalışmalar, mevcut veya muhtemel tehlike kaynakları ile riskler konusunda bilgi sahibi çalışanlardan oluşan risk değerlendirme ekibine de yaptırabileceklerdir.
16. İş güvenliği ve sağlığı yükümlülüklerine aykırı davranmanın yaptırımı nedir?
Kanun kapsamındaki yükümlülüklere aykırı davranan işverenlere değişen miktarlarda idari para cezası verilmesi öngörülmüştür. Kanun'un 26. maddesinde düzenlenen bu idari para cezası yaptırımlarının caydırıcı miktarlar olduğunu söylemek mümkündür. Örneğin iş güvenliği uzmanı veya işyeri hekimi görevlendirmeyen işverene görevlendirmediği her bir kişi için 5.000 Türk Lirası, aykırılığın devam ettiği her ay için aynı miktar idari yara cezası verileceği düzenlenmiştir.
-
Diploma Denklik
1.Yurtdışında eğitim gören dişhekimleri ülkemizde mesleklerini icra edebilirler mi? Bunun için diploma denklik belgesi nasıl alınır?
1219 sayılı Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun`un 30.maddesi `Türkiye Cumhuriyeti dahilinde dişçilik sanatını icra ve diş tabibi unvanını taşıyabilmek için Türk olmak ve Türkiye Darülfünunu Dişçi Mektebinden diploma almak lazımdır.` düzenlemesi ile Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde dişhekimliği mesleğini yapabilmenin şartlarını ortaya koymuştur. Bu düzenlemeye göre ülkemizde dişhekimliği mesleğinin uygulanabilmesi için ilgilinin Türk olması ve lisans diplomasının Türkiye`de bulunan üniversitelerin Dişhekimliği Fakültelerinden almış olması gerekmektedir.
Dişhekiminin diplomasının yabancı bir ülkeden alınmış olması halinde ise diplomanın Yüksek Öğretim Kurulu tarafından, Yurtdışı Yüksekögretim Diplomaları Denklik Yönetmeliği uyarınca denkliğinin kabul edilmesi ve lisans denklik belgesinin Sağlık Bakanlığı tarafından tescil edilmesi gerekmektedir.
Ülkemizde dişhekimi olarak çalışmak isteyen Türk soylu yabancılar için vatandaş olma koşulu aranmaz. Ancak Türk soylu yabancılardan oturma ve çalışma izinlerinin yanı sıra öğrenimlerini yurt dışından yapmış Türk vatandaşlarında olduğu gibi diplomalarının ülkemizde verilen dişhekimliğine denk bir eğitim sonucu verilmiş olduğunun Yüksek Öğretim Kurumu tarafından kabul edilmiş olması koşulu aranmaktadır.
2.Yabancı uyruklu dişhekimleri ülkemizde mesleklerini icra edebilirler mi? Bunun için diploma denklik belgesi nasıl alınır?
Türkiye Cumhuriyeti dahilinde dişhekimliği mesleğini uygulamak ve dişhekimi unvanı taşıyabilmek için Türk olmak ve Türkiye`deki dişhekimliği fakültelerinden diploma almak gerekmektedir. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olunması halinde, diploma denkliklerinin Yükseköğretim Kurulu tarafından onaylanması, onaylanan diplomaların Sağlık Bakanlığınca tescil edilmesi zorunludur.
-
Dişhekimliğinde Uzmanlık
1.Dişhekimliğinde Uzmanlık hakkında yaşanan son gelişmeler nelerdir?
26.04.2011 tarih ve 27916 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 6225 sayılı "Torba Yasa"da, dişhekimliğinin; Ağız, Diş ve Çene Cerrahisi, Ağız, Diş ve Çene Radyolojisi, Çocuk Diş Hekimliği, Endodonti, Ortodonti, Periodontoloji, Protetik Diş Tedavisi ve Restoratif Diş Tedavisi şeklindeki 8 ayrı çalışma alanı uzmanlık dalı olarak belirlenmiştir. Ayrıca, bu alanlarda doktora eğitimini tamamlamış olanlar ile bu eğitimlerine 26.4.2011 tarihine kadar başlamış olanlara anılan eğitimi tamamlamaları halinde uzmanlık belgesi verileceğine ilişkin hüküm de söz konusu yasa da yer almaktadır.
2. Yurt dışlından alınan uzmanlık belgesi ülkemizde geçerli midir?
Yurt dışından alınan uzmanlık belgesinin ülkemizde geçerli olması için ne yapılması gerektiği Tıpta ve Diş hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliğinde düzenlenmiştir. Buna göre, yurt dışında uzmanlık eğitimi vermeye yetkili olan bir sağlık kurumundan uzmanlık belgesi almış olanların talepleri halinde, yabancı ülkedeki Türk misyon şefliklerince onaylanmış uzmanlık eğitimine ilişkin belgeleri Sağlık Bakanlığı tarafından incelenir. Bakanlık, yabancı ülkelerde yapılan uzmanlık eğitiminin o ülkenin usul ve esaslarına uygun olarak yapılıp yapılmadığını araştırır, kanıtlayıcı her türlü belge ve dokümanın verilmesini isteyebilir.
Yurt dışında uzmanlık eğitimi veren ve Sağlık Bakanlığı bünyesinde kurulmuş olan Tıpta Uzmanlık Kurulunun yayımlayıp güncellediği tanınmışlık listesinde yer alan kurumlardan, o ülkede ilgili dalda uzmanlık yapma yetkisi veren bir belge almış olanların uzmanlık belgeleri fakülte veya eğitim hastanelerince tasdik edilmesinden sonra Bakanlıkça tescil edilir. Tanınmışlık listesinde olmayan bir kurumdan uzmanlık belgesi almış olanlar, aldıkları eğitimin niteliğine göre çeşitli eğitim ve sınavlara tabi tutulur ve başarılı olmaları halinde uzmanlık belgelerini tescili mümkündür.
Halen yürürlükte olan yasal düzenlemeye göre periodontoloji uzmanlık eğitiminin süresi ülkemizde üç yıldır.
-
Döner Sermaye
1. Kamuda sözleşmeli olarak çalışan dişhekimlerinin maaşları ve döner sermaye gelirleri hangi mevzuata göre belirlenmektedir?
Sözleşmeli sağlık personelinin ücretleri, Sağlık Bakanlığı ile imzaladıkları “Hizmet Sözleşmesi” ne, ek ödemeleri ise; Sağlık Bakanlığına Bağlı Sağlık Kurum Ve Kuruluşlarında Görevli Personele Döner Sermaye Gelirlerinden Ek Ödeme Yapılmasına Dair Yönetmelik hükümlerine göre yapılmaktadır.
Hizmet Sözleşmesi
MADDE 4- Personele, sözleşme süresince yapacağı hizmetine karşılık ilgili Kurumun döner sermaye gelirinden karşılanmak üzere her ay brüt (................................) YTL ücret ödenir. Ödemeler her aybaşında peşin olarak yapılır. Ay sonundan önce görevden ayrılmalarda, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu hükümlerine göre aylık bağlanması veya ölüm sebebiyle sözleşmeye son verilmesi halleri dışında, kalan günlere düşen ücret tutarı doğrudan geri alınır.
Ayrıca personele, aylık sözleşme ücreti dışında, aynı birimde aynı unvanlı çalışan ve hizmet yılı aynı olan emsali kadrolu personel esas alınarak, görev yaptığı birimde bulunan döner sermayeden ilgili mevzuat içerisinde ek ödeme yapılabilir.
MADDE 7 - Personel, sosyal güvenlik bakımından 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa tabidir.
Hizmet Sözleşmesi için tıklayınız…
Sağlık Bakanlığına Bağlı Sağlık Kurum Ve Kuruluşlarında Görevli Personele Döner Sermaye Gelirlerinden Ek Ödeme Yapılmasına Dair Yönetmelik
MADDE 2 - (1) Bu Yönetmelik, Refik Saydam Hıfzısıhha Merkezi Başkanlığı hariç olmak üzere Sağlık Bakanlığına bağlı döner sermayeli sağlık kurum ve kuruluşlarında görevli olan memurlar ile bu kurum ve kuruluşlarda 10/7/2003 tarihli ve 4924 sayılı Eleman Temininde Güçlük Çekilen Yerlerde Sözleşmeli Sağlık Personeli Çalıştırılması İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılaması Hakkında Kanun uyarınca sözleşmeli olarak istihdam edilen sağlık personelini, 13/12/1983 tarihli ve 181 sayılı Sağlık Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 3 üncü maddesine göre istihdam edilen sözleşmeli personeli ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 38 inci maddesine göre Sağlık Bakanlığına bağlı sağlık kurum ve kuruluşlarında görevlendirilen personeli kapsar.
2. Yalnız kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan dişhekimleri ile kamu kurum ve kuruluşlarında çalışıp aynı zamanda muayenehanesi olan dişhekimlerinin döner sermaye paylarına ait katsayılar birbirinden farklıdır. Bu fark nereden kaynaklanmaktadır?
Kamu sağlık tesislerinde çalışanlara döner sermayeden verilecek payın belirlenmesinde tam zamanlı çalışıp çalışmadığına bağlı olarak farklı katsayı saptanmıştır. Bu durum kısmi zamanlı çalışanlar tarafından hizmetin zamanla değerlendirilmesinin hakkaniyete aykırı olduğu gerekçesiyle yargıya taşınmış ise de bu hususta kesin bir yargı kararı henüz verilmemiştir.
Sağlık Ocaklarında çalışanlar ile hastaneler ve ağız diş sağlığı merkezlerinde çalışan dişhekimlerinin yaptıkları girişimsel işlem puanları arasında ise fark bulunmamaktadır.
-
Emeklilik
1. Mevcut yasalarımız karşısında dişhekimlerinin emekli olma koşulları nelerdir?
-
Meslek İcrası İle İlgili Sorunlar
- 1. Uzmanlık olarak belirlenen alanlarda uzman olmayan dişhekimleri faaliyet gösteremez mi?
- 2. Dişhekimliğinde Botoks
- 3. Hasta Kayıtları İle Hekimin Başarı Garantisi Vermemesi
- 4. Apartmanların bağımsız bölümlerinde muayenehane veya poliklinik açmak mümkün müdür?
- 5. Muayenehane olarak düzenlenen apartman dairesinde kat malikleri aksine yeni bir düzenleme yapabilir mi?
- 6. Muayenehanelerin işyeri açma ruhsatı alma zorunluluğu var mıdır?
- 7. Dişhekimlerinin birden fazla özel sağlık kuruluşunda çalışmaları mümkün müdür?
- 8. Bir dişhekimi başka bir dişhekimin yanında çalışabilir mi?
- 9. Dişhekimlerinin herhangi bir şirkete ortak olmaları mümkün müdür?
- 10. Muayenehane sahibi bir dişhekimi, başka bir ağız ve diş sağlığı polikliniğine şirket ortağı olabilir mi?
- 11. Ağız ve diş sağlığı polikliniği şirket ortakları, aynı şirket üzerinden aynı ilde veya farklı ilde, mesleklerini icra etmemek koşuluyla şube veya şubeler açması mümkün müdür?
- 12. Kamuda çalışan bir dişhekimi, ağız ve diş sağlığı polikliniği şirket ortağı olabilir mi?
- 13. Serbest çalışan bir dişhekimi görüntüleme merkezini tek başına açabilir mi? Bu merkezde dışarıdan hasta kabulüyle film çekilebilir mi?
- 14. Dişhekimi kendi alanı dışında bir teşhisi reçetesinde belirtebilir mi? Koyduğu teşhise uygun olarak kendi alanı dışında kalan tansiyon, diyabet, depresyon gibi hastalıklarda kullanılan ilaçları reçetesine yazabilir mi?
- 15. Hükümlü hastanın tedavisi yapılırken kelepçesi çıkartılmalı mıdır?
- 16. Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Kapsamı Nelerdir?
- 17. Ağız ve diş ile ilgili ölçü ve kalıpların döküm ve protez çalışmaları yapılırken hastanın ağzında son halini alana kadar birden fazla prova yapıldığı, ölçünün dişhekimi ve teknisyen arasında karşılıklı olarak birçok defa gönderildiği bilinmektedir. Bu durumda dişhekimi tarafından sevk irsaliyesi düzenlenmesi zorunlu mudur?
1. Uzmanlık olarak belirlenen alanlarda uzman olmayan dişhekimleri faaliyet gösteremez mi?
Dişhekimlerinin yetkilerinin uzmanlık sebebiyle daraltılabilmesi ancak amaca uygun bir yasal kural ile mümkündür. Örneğin hekimlerle ilgili düzenlemede, uzman olmayan hekimlerin genel olarak hastalıkları tedavi hakkı olduğu ancak uzmanlık belgesi olmayan hekimlerin hiç bir ameliyei cerrahiye yapamayacakları cerrahii sağireye ait ameliyat (küçük cerrahi işlemler) ile sünneti ise her hekimin yapabileceği açıkça belirtilmiştir. (1219 sayılı Kanun m.3 ve m.8) Yine hekimlere yönelik düzenlemeler arasında, büyük ameliyatların –acil durumlar hariç olmak üzere- ancak uzman hekimlerle birlikte bir hekim tarafından yapılabileceği ifade edilmiştir. (m.23)
1219 sayılı Yasa’nın 29. maddesi ile bütün dişhekimlerinin yetkileri ortak biçimde tanımlanmış; münhasıran uzman olmak ve o unvanı ilan edebilmek için ise uzmanlık belgesine sahip olmak gerektiği belirtilmiştir.
Hekimlerle ilgili düzenlemelerin aksine, Yasa’nın herhangi bir maddesinde, dişhekimliğinde uzman olanların sahip olduğu ilave bir yetki tanımlanmış değildir. Aynı şekilde, Yasa’nın herhangi bir hükmünde uzman olmayan dişhekimlerinin yetkilerinin daraltılmasına ilişkin bir düzenleme de yoktur.
1219 sayılı Yasayla insan sağlığına ilişkin olarak, dişlerin, diş etlerinin ve bunlarla doğrudan bağlantılı olan ağız ve çene dokularının sağlığının korunması, hastalıklarının ve düzensizliklerinin teşhisi ve tedavisi ve rehabilite edilmesi ile ilgili her türlü mesleki faaliyet dişhekimlerinin yetkisindedir. Bu alanda kalması şartıyla ağız ve diş sağlığına ilişkin herhangi bir işlemi dişhekimlerinin yapmasını yasaklayan yasal bir kural bulunmamaktadır.
Dişhekimi, yasal yetki alanında kalan işleri mesleki eğitim, deneyim, beceri gibi kişisel yeterliklerinin yanı sıra işlemi yapılacağı sağlık kuruluşunun insan gücü ve teknik olanaklarını gözeterek değerlendirir; bunun sonucuna bağlı olarak sübjektif ve objektif yetersizlikler nedeniyle birtakım işleri yapmaktan kaçınabilir. Ancak, dişhekimliği yetki alanındaki herhangi bir işin dişhekimi tarafından yapılamayacağı, ancak ilgili uzman dişhekimi tarafından yapılabileceğine ilişkin bir değerlendirme a priori olarak yapılamaz.
2.Dişhekimliğinde Botoks
3. Hasta Kayıtları İle Hekimin Başarı Garantisi Vermemesi
4. Apartmanların bağımsız bölümlerinde muayenehane veya poliklinik açmak mümkün müdür?
Ülkemizde bütün bir yapıda bağımsız bölüm kurulması ile bu bağımsız bölümün ana yapı ile ilişkisi 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu ile kurulmuştur. Ana yapıda kat mülkiyeti kurulurken bağımsız bölümlerin niteliği noter tasdikli bir liste halinde gösterilir. Ayrıca, bu bağımsız bölümlerin kullanılış tarzının da gösterildiği bir yönetim planı hazırlanır.
Ana gayrimenkulün, mesken, iş veya ticaret yeri olarak gösterilen bağımsız bir bölümünde hastane, dispanser, klinik, poliklinik, ecza lâboratuvarı gibi müesseseler kurulamaz; kat maliklerinin buna aykırı sözleşmeleri hükümsüzdür; dispanser, klinik, poliklinik niteliğinde olmayan muayenehaneler bu hükmün dışındadır (634 sayılı Kanun m.24).
Belirtilen Kanun hükmündeki ifadeye uygun olarak hekim/dişhekimi muayenehanesi, mimar bürosu, avukat bürosu gibi işyerlerinin binalarda yer almasının mümkün olduğu uzun zamandır Yargıtay kararlarında yer bulmaktadır. Ancak burada dikkat edilmesi gereken bir nokta bulunmaktadır: Yönetim planında aksine hüküm olmaması! Bir apartmanın yönetim planında bağımsız bölümlerin muayenehane olarak kullanılamayacağına dair hüküm var ise, herhangi bir kat maliki veya yöneticinin açacağı dava ile bağımsız bölümün muayenehane olarak kullanımına son verilmesine karar verilebilir.
Mevcut bağımsız bölümlerde muayenehane açılamayacağına ilişkin Yönetim Planı hükümlerinin değiştirilmesi kat maliklerinin beşte dördünün kararı ile mümkün olabilir.
5. Muayenehane olarak düzenlenen apartman dairesinde kat malikleri aksine yeni bir düzenleme yapabilir mi?
Apartmandaki bağımsız bölümlerin kullanım amaçları yönetim planı adı verilen ve bütün malikleri bağlayan, apartmanın ilk kuruluşunda düzenlenmiş olan, bir belgede belirtilir. Yönetim planında bağımsız bölümler mesken ya da işyeri olarak belirlenmiş ise burada muayenehane açılabilir iken poliklinik açılması mümkün bulunmamaktadır. Ayrıca yönetim planında apartmanda muayenehane açılamayacağı yönünde bir yasak var ise bu düzenleme de herkes açısından bağlayıcıdır.
Hangi özel sağlık kuruluşlarının muayenehane olarak niteleneceği de yargı kararları ile belirlenmektedir: "Kat Mülkiyeti Yasasının 24.maddesinin ilk fıkrasında anagayrimenkulün kütükte mesken, iş veya ticaret yeri olarak gösterilen bağımsız bölümünde hastahane, dispanser, klinik, poliklinik, ecza laboratuarı gibi müesseselerin kurulamayacağı kesin yasak olarak öngörülmüş; dispanser, klinik, poliklinik niteliğinde olmayan muayenehaneler bu hükmün dışında tutulmuştur. Yargıtay`ın yerleşmiş uygulamalarında, … yasak kapsamı dışında kalan ve muayenehanede yapılabilecek işin ise doğrudan hasta üzerinde elle veya aletlerle yapılan sağlık kontrolünü ve operasyon sayılamayacak müdahaleleri içerir nitelikte olması aranmaktadır." Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2004/18-476 K. 2004/561 T. 20.10.2004)
Yasa hükmünde açık olarak belirtildiği üzere apartmanda açılacak klinik, poliklinik gibi yerler ile ilgili olarak kesin yasak hükmü bulunmaktadır. Kat maliklerinin bu hususa aykırı sözleşme yapmaları da mümkün değildir. Bu nedenle kat maliklerinden biri ya da yönetici tarafından açılacak bir dava ile poliklinik olarak kullanılan söz konusu yerin boşaltılması sağlanabilir.
Dişhekiminin aldığı dairenin bulunduğu apartmanın yönetim planında apartmanda muayenehane açılmasına engel herhangi hüküm bulunmaması halinde söz konusu yerde muayenehane açılabilir.
Diğer taraftan, apartman yönetim planının sonradan değiştirilmesi mümkündür. Kat Mülkiyeti Yasasına göre "Yönetim planının değiştirilmesi için bütün kat maliklerinin beşte dördünün oyu şarttır. Kat maliklerinin 33 üncü maddeye göre mahkemeye başvurma hakları saklıdır."
Bu durumda, dişhekiminin muayenehane olarak düzenlediği bu yerden tahliyesini sağlayabilmek için yönetim planının değiştirilmesi teknik olarak mümkün olmakla birlikte söz konusu kat malikleri kurulu toplantısından sonra bir ay içinde sulh hukuk mahkemesine başvurarak anılan kararın hakkın kötüye kullanılması niteliğinde bulunduğu, hakkaniyete aykırı olduğu veya kendisine zarar verilmek kastıyla alındığı ispat edilerek kararın iptal ettirmesi mümkündür.
6. Muayenehanelerin işyeri açma ruhsatı alma zorunluluğu var mıdır?
Muayenehane ve Müşterek Muayenehanelerin Belediyelerden İşyeri Açma Ruhsatı alma yükümlülüğü bulunmamaktadır.
23 Nisan 2015 tarih ve 29335 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 6645 sayılı Kanunun 78.maddesi ile yapılan değişiklikle, muayenehane ve müşterek muayenehaneler iş yeri açma ruhsatı almak zorunda olmaktan çıkartıldı.
Bu sayede, işyeri açma ruhsatı düzenlenmesi için belediyeye başvurmak, bütün kat maliklerinden onay almak ve ruhsat harcı ödemek gibi zorunluluklar ortadan kalkmıştır.
7.Dişhekimlerinin birden fazla özel sağlık kuruluşunda çalışmaları mümkün müdür?
Diş hekimlerinin birden fazla muayenehane açması 1219 sayılı Yasanın 43. maddesindeki özel hükümle yasaklanmıştır.
Diğer taraftan, 1219 sayılı Yasa`nın 12. maddesinde 21.1.2010 tarih ve 5947 sayılı Yasa ile yapılan değişiklik ile hekim ve dişhekimlerinin çalışma düzenlerine ilişkin yeni hükümler getirilmiş; çalışma alanları kategorik olarak ayrılmış ve her bir kategori içinde kalmak kaydıyla birden fazla yerde çalışmalarının mümkün bulunduğu, söz konusu hükmün uygulama esaslarının Sağlık Bakanlığı tarafından belirleneceği düzenlenmiştir.
Dişhekimliği mesleğine ilişkin özel düzenlemelere bakıldığında, Ağız ve Diş Sağlığı Hizmeti Sunulan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelik`in 16/3 maddesinde “Muayenehaneler hariç özel sağlık kuruluşlarında tam zamanlı olarak çalışan diş hekimi/uzman, anestezi ve reanimasyon uzmanı ile radyoloji veya ağız-diş ve çene radyolojisi uzmanı 1219 sayılı Kanunun 12 nci maddesine uygun olmak kaydıyla bulunduğu ilde diğer özel sağlık kuruluşlarında kısmi zamanlı olarak çalışabilir.”, Ayakta Teşhis ve Tedavi Hizmeti Sunulan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmeliğin Ek Madde 1/2’de “Muayenehaneler hariç planlama kapsamındaki özel sağlık kuruluşlarında çalışan tabip ve diş tabipleri, 1219 sayılı Kanunun 12 nci maddesine uygun olmak kaydıyla bulunduğu ilde planlama kapsamındaki birden daha fazla özel sağlık kuruluşunda çalışabilir.” hükmü ile Özel Hastaneler Yönetmeliğinin Ek Madde 5/e-1’de “Özel hastanelerde çalışan tabip ve diş tabipleri, 1219 sayılı Kanunun 12 nci maddesine uygun olmak kaydıyla bulunduğu ilde planlama kapsamındaki birden daha fazla özel sağlık kuruluşunda çalışabilir. Diğer sağlık çalışanları ise planlama kapsamındaki en fazla bir özel sağlık kuruluşunda daha çalışabilir.” hükmü bulunmaktadır.
Bütün bu düzenlemelerin birlikte değerlendirilmesinde, dişhekimlerinin birden fazla muayenehane açmalarının mümkün olmadığı, diş hekimlerinin ancak bulundukları ildeki poliklinik, merkez veya özel hastanelerde birden fazla yerde çalışma yapmalarının mümkün olduğu sonucuna varılmaktadır. Birden çok çalışma hakkının sınırına ilişkin bir kural tanımlanmış olmamakla birlikte il sağlık müdürlükleri ve odalar ilin coğrafi özellikleri ve ulaşım olanaklarını da gözeterek söz konusu çalışmaların yapılabilir sınırlarda olmasını, diğer yandan çalışma hayatına ilişkin kurallar ve bu özellikle fazla çalışmanın sınırlarını dikkate alarak değerlendirme ve denetim yapmalıdır.
Bu noktada ayrıca hatırlatmak gerekir ki, “Gerek diş hekimleri ve gerekse bunları istihdam eden bütün özel kurum ve işyerleri tayin, nakil, işten ayrılma ve benzeri değişiklikleri en geç bir ay içinde bulundukları yerin Odalarına bildirmeye mecburdurlar.” Dolayısıyla, dişhekimleri ve onları çalıştıran kuruluşlar çalışma ilişkilerine ilişkin ortaya çıkan yeni durum ve değişiklikleri en geç bir ay içinde odaya bildirmeleri gereklidir.
8.Bir dişhekimi başka bir dişhekimin yanında çalışabilir mi?
Tıbbi Deontoloji Tüzüğü’nün 43.maddesine göre “Tabip ve diş tabibi, muayenehane veya laboratuvarın da, kendi namına diğer bir meslektaşı çalıştıramaz. ancak, muvakkat bir müddet için bizzat bulunmadığı takdirde, diğer bir meslektaşı yerine bırakabilir. Bu müddet bir aydan fazla devam ederse, mensup olduğu tabip odasını haberdar eder." Ağız ve Diş Sağlığı Hizmeti Sunulan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelik`te yapılan düzenlemelerde dişhekiminin meslektaşını istihdam edemeyeceğine ilişkin kural sadece muayenehanelerle sınırlı olarak belirlenmiş; poliklinik ve merkezler tüzel kişiliklere dönüştürülerek istihdam eden dişhekimlerinin tüzel kişilik perdesi arkasında kalması sağlanarak dişhekimlerinin istihdam edilmeleri sağlanmıştır.
9.Dişhekimlerinin herhangi bir şirkete ortak olmaları mümkün müdür?
Mesleklerini icra etmek üzere odaya kayıt olan dişhekimlerinin her türlü ticaret yapması 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun uyarınca yasaklanmıştır.
Sağlık hizmeti sunumu amacıyla kurulmuş olan şirketlere dişhekimlerinin ortak olmasının önünde bir engel bulunmamaktadır. Zira özel sağlık kuruluşları, mesleğini serbest olarak icra etme yetkisine sahip serbest çalışan dişhekimleri veya ortaklarının tamamı dişhekimi olan şirketler tarafından açılabilir.
Dişhekimlerinin sağlık hizmeti sunumu dışında faaliyet gösteren şirketlere ortak olması hususunu ise Türk Ticaret Kanunu ve Borçlar Kanununda tanımlanan şirketlere göre incelemek gerekmektedir.
Türk Ticaret Kanunu ve Borçlar Kanununa göre şirketler şahıs şirketleri ve sermaye şirketleri olarak temelde ikiye ayrılmaktadır.
Adi Ortaklık - Birden çok kişinin herhangi bir ticari amaç için bir araya gelerek oluşturdukları, kendilerinden ayrı bir tüzel kişiliği bulunmayan yapılara adi ortaklık denilir. Adi ortaklık, Borçlar Kanununa göre kurulmuş şahıs şirketidir. Bu tür ortaklıkta her bir ortak tacir sıfatına haiz olup ortaklığın borçlarından ortaklar bireysel mal varlıklarıyla da sorumludurlar. Anılan niteliği gereği dişhekimlerinin sağlık hizmeti sunumu dışında bir adi ortaklığa ortak olmaları 1219 sayılı Kanun gereğince yasaktır.
Limited Şirket-İki veya daha fazla gerçek veya tüzel kişi tarafından bir ticaret unvanı altına kurulup, ortaklarının sorumluluğu koymayı taahhüt ettikleri sermaye ile sınırlı ve esas sermayesi belirli olan şirkete limitet şirket denir. Limited şirket, Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre kurulan sermaye şirketidir. Bu niteliğine uygun olarak ortaklar, şirketin borçlarından koydukları sermaye ile sınırlı olarak sorumludur.
Dişhekimleri, sağlık hizmeti sunumu dışında faaliyet gösteren limited şirket ortağı olabilirler. Ancak anılan şirketlerde yönetim kurulu üyesi veya müdür olarak faaliyet gösteremezler. Zira bu sıfatlarla faaliyet gösterilmesi durumunda kişiler tacir konumunda olmaktadır.
Anonim Şirket-Anonim şirket, en az beş gerçek veya tüzel kişi tarafından kurulan, bir unvana sahip, esas sermayesi belirli ve paylara bölünmüş olan ve borçlarından dolayı yalnız mal varlığıyla sorumlu olan şirkettir.Ortakların sorumluluğu, taahhüt etmiş oldukları sermaye payları ile sınırlıdır.
Dişhekimleri, sağlık hizmeti sunumu dışında faaliyet gösteren anonim şirketlere ortak olabilir ancak kurucu ortak veya yönetici olamazlar. Zira bu sıfatlarla yürütülen görevlerde tacir sıfatı söz konusu olduğu gibi konulan sermaye ile sınırlı olmayan sorumluluklar da söz konusudur.
10. Muayenehane sahibi bir dişhekimi, başka bir ağız ve diş sağlığı polikliniğine şirket ortağı olabilir mi?
Dişhekiminin birden fazla sağlık kuruluşu açması yasaktır. Sağlık kuruluşunun ortaklığı da sağlık kuruluşunun sahipliği anlamında değerlendirilir.
Bu yasağın, Sağlık Bakanlığı yönetmelik düzenlemesi sebebiyle, dolaylı olarak ihlal edildiği durum poliklinik ve merkezi açan şirketin başka sağlık kuruluşları da açmasına izin verilmiş olmasıdır. Bakanlık bu düzenlemeyle, şirketin ortaklarından ayrı bir tüzel kişiliğe sahip olmasına dayanarak dişhekiminin birden fazla sağlık kuruluşu açmasını yasaklayan kuralı ihlal etmediğini iddia etmektedir.
Ağız ve diş sağlığı polikliniği şirket ortakları, aynı şirket üzerinden aynı ilde veya farklı ilde, mesleklerini icra etmemek koşuluyla şube veya şubeler açması mümkün müdür?
Türk Dişhekimleri Birliği farklı düşünmekle birlikte, Sağlık Bakanlığı Yönetmeliği m.11/9 uyarınca, poliklinik ve merkez sahibi şirket tarafından ikinci bir sağlık kuruluşu açılması mümkündür: “(9) Bu Yönetmelik kapsamındaki mevcut ADSM ve poliklinik sahibi tüzel kişiler tarafından ikinci bir sağlık kuruluşunun açılmak istenmesi durumunda ve faaliyet gösterdiği adresin değişmesi durumunda Ek-1’de belirtilen evrak ile başvuru aynen tekrarlanır.” Açılacak sağlık kuruluşunun sahibi de ilkinin sahibi olan şirket olacak, aynı veya farklı ilde kurulabilecektir.
Açılabilecek sağlık kuruluşuna ilişkin sayı sınırı olup olmadığına gelince; düzenlemede “ikinci bir sağlık kuruluşu” şeklindeki sınırlamadan hareketle bir poliklinik veya merkez sahibi şirketin sınırsız sayıda sağlık kuruluşu değil ancak bir sağlık kuruluşu daha açabileceğinin kabul edilmesi sağlı hizmetlerinin salt ticari kuruluşlar olmamaları ve zincir sağlık kuruluşlarının önlenmesi bakımından uygun olacaktır.
11. Kamuda çalışan bir dişhekimi, ağız ve diş sağlığı polikliniği şirket ortağı olabilir mi?
Kamuda çalışan dişhekimi bu çalışması sebebiyle devlet memuru statüsündedir. Devlet memurlarının mesleki faaliyette veya serbest meslek icrasında bulunmak üzere ofis, büro, muayenehane ve benzeri yerler açamaz; gerçek kişilere, özel hukuk tüzel kişilerine veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına ait herhangi bir iş yerinde veya vakıf yükseköğretim kurumlarında çalışamayacakları 657 sayılı Devlet Memurları Yasasının 28. maddesinde belirtilmiştir.
Aynı maddede, “Memurlar Türk Ticaret Kanununa göre (Tacir) veya (Esnaf) sayılmalarını gerektirecek bir faaliyette bulunamaz, ticaret ve sanayi müesseselerinde görev alamaz, ticari mümessil veya ticari vekil veya kollektif şirketlerde ortak veya komandit şirkette komandite ortak olamazlar.” hükmüne de yer verilmiştir.
Bu kurallar uyarınca, Devlet memuru olarak görev yapan bir dişhekiminin polikliniğin kurulabilmesi için gerekli olan ikinci dişhekimi olarak Şirket ortağı olması, bu nitelik zorunlu olarak poliklinikte çalışmayı gerektirdiğinden, mümkün değildir.
Diğer yandan, Devlet memurunun herhangi bir şirketin ortağı olabilmesi, Yasa’da belirtilen şirket tiplerine ve ortaklık statülerine bağlı olarak, mümkün olmakla birlikte; sağlık hizmeti vermek üzere kurulan şirket ortaklıkları esasen bir sermaye ortaklığı değil mesleki faaliyetin birlikte yürütülmesinin üst yapısı olarak değerlendirilerek sonuca ulaşılmalıdır. Bu yaklaşımla, her ne kadar sahibi olarak şirket görünmekte ise de söz konusu sağlık kuruluşu bu şirketi oluşturan ortakların muayenehanelerinin bir araya getirilmesi olarak kabul edildiğinden, sadece sermaye koyan ortak yaklaşımı sağlık kuruluşlarının sahibi şirketler bakımından uygun değildir. Dolayısıyla, Devlet memurunun sağlık kuruluşu sahibi şirketin ortağı olamayacağı kabul edilmelidir.
12.Serbest çalışan bir dişhekimi görüntüleme merkezini tek başına açabilir mi? Bu merkezde dışarıdan hasta kabulüyle film çekilebilir mi?
Ağız ve Diş Sağlığı Hizmeti Sunulan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelik`in 22/2. Maddesine göre “A tipi poliklinik ve A tipi ADSM’lerde kendi hastaları dışındaki hastalara hizmet verilmesi amacıyla radyoloji veya ağız-diş ve çene radyolojisi uzmanı istihdam edilmek suretiyle radyoloji ünitesi kurulabilir. Bu durumda 3153 sayılı Kanun kapsamında Bakanlıktan ruhsat alınması zorunludur.”
Bu hüküm uyarınca, Sağlık Bakanlığından ruhsat alınarak, radyoloji veya ağız-diş ve çene radyolojisi uzmanı istihdam edilmek suretiyle A tipi poliklinik ve merkezlerde kendi hastaları dışındaki hastalara hizmet verilmesi mümkündür.
13. Dişhekimi kendi alanı dışında bir teşhisi reçetesinde belirtebilir mi? Koyduğu teşhise uygun olarak kendi alanı dışında kalan tansiyon, diyabet, depresyon gibi hastalıklarda kullanılan ilaçları reçetesine yazabilir mi?
Dişhekimlerinin reçete yazımına ilişkin hukuksal düzenleme 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı Sanatların Tarzı İcrasına Dair Kanun`un 35.maddesinde yer almaktadır. Buna göre "Diş tabipleri ve dişçiler Eczaneler Kanununa müteferri talimatnamede gösterilen mevaddı reçete ile eczanelerce alabilirler. Reçete ile alınması mecburi olup salifüzzikir talimatnamede münderiç olmayan maddeleri muhtevi reçete yazamazlar." Bu hükümde adı geçen Eczaneler Kanunu 24.01.1927 tarih ve 964 Sayılı yasa ile yürürlüğe girmiş ancak 24.12.1953 tarih ve Resmi Gazete`nin 8591 sayılı nüshasında yayınlanarak yürürlüğe giren 6197 sayılı Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Kanunu ile yürürlükten kaldırılmıştır. Yürürlükten kaldırılan 964 sayılı yasaya ekli olduğu belirtilen talimatname yeni Kanunda yer almadığından dişhekimlerinin hangi ilaçlara ilişkin reçete yazabilecekleri hususu dişhekimliği mesleğinin faaliyet alanını gösteren genel mevzuata göre belirlenmelidir.
Dişhekimliği mesleğinin yetki alanını düzenleyen 1219 sayılı Kanun`un 29.maddesi "Dişçilik sanatı; dişlerin ve diş etleri ile esnanın tedavisi ve dişlerin ikmal ve ıslahına ait ameliyelerin icrasına münhasırdır" hükmü, dişhekimlerinin faaliyet alanının sınırlarını belirlemiştir. Bu hükümden da anlaşılacağı üzere dişhekimleri, diş ve dişetleri ile çevresinin tedavisi ile yetkilendirilmiş olup dişhekimliği mesleğinin gereği hastalarına diş ve diş etleri ile çevresinin tedavisinde kullanılabilecek ilaçlar reçete edebileceklerdir. Bu nedenle dişhekimliği mesleğinin yetki alanı dışındaki teşhis ve tedaviler ile ilgili herhangi bir ilacın reçetelendirilmesi yerinde değildir.
Dişhekimlerinin reçete ettiğinde bedeli ilgili sosyal güvenlik kurumu tarafından karşılanabilecek ilaçlar SGK ve Maliye Bakanlığı tarafından her yıl yayınlanan ilaç listelerinde yer almaktadır. Bu listelere bakıldığında söz konusu ilaçları reçetelendirecek hekim ve dişhekimlerinin branşlarına göre ayrım yapıldığı, bir hekimin kendi branşı dışında ilaç reçete etmesinin genellikle mümkün olmadığı görülmektedir. Bu düzenlemelerin Tıbbi Deontoloji Tüzüğü`nde yer alan hekimin tatbik edeceği tedaviyi tayinde serbest olduğu ilkesine aykırılık teşkil ettiği yönünde savlar mevcut olmakla birlikte fiili uygulama bu yönde sürmektedir.
Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde dişhekiminin kendi alanı dışında bir hastalık teşhisini reçetesinde belirtmesi, yetkili olmadığı alana müdahale niteliği taşıyacak ve hukuka aykırı bu işlemin sorumluluğu ilgili dişhekiminde olacaktır. Aynı şekilde dişhekimliği mesleki alanında kalan bir rahatsızlığın teşhis edilmesine karşın tedavi planını düzenleyen belge niteliğindeki reçeteye bununla ilgisi olmayan başka hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaçların yazılması da bilimsel ve hukuksal olarak yerinde değildir.
14. Hükümlü hastanın tedavisi yapılırken kelepçesi çıkartılmalı mıdır?
Hasta hükümlü de olsa dişhekiminin Tıbbi Deontoloji Tüzüğü ve diğer mevzuattan kaynaklanan yükümlülükleri aynen devam eder. Bu çerçevede adı geçen Tüzüğün 2. maddesine göre:
"Tabip ve diş tabibinin başta gelen vazifesi, insan sağlığına, hayatına ve şahsiyetine ihtimam ve hürmet göstermektir.
Tabip ve diş tabibi; hastanın cinsiyeti, ırkı, milliyeti, dini ve mezhebi, ahlâki düşünceleri, karakter ve şahsiyeti, içtimai seviyesi, mevkii ve siyasi kanaatı ne olursa olsun, muayene ve tedavi hususunda âzami dikkat ve ihtimamı göstermekle mükelleftir."
Hükümlüye kelepçe takılmasını mümkün kılan mevzuata bakıldığında da; 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun, Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük ve Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin "Avrupa Cezaevi Kuralları" Başlıklı (87) 3 No`lu Tavsiye Kararı uyarınca hükümlünün muayene edilmesinde asıl olan kelepçesiz olmasıdır. Ancak muayene, teşhis ve tedavi işlemlerinin güvenli bir şekilde yerine getirilmesi için zorunlu görülmesi hâlinde hekimin talep ve gözetiminde kelepçelenmesi mümkün bulunmaktadır.
Bu çerçevede, inceleme konusu olan olayın somut durumu değerlendirilerek hastanın muayene ve tedavisinin güvenli biçimde yapılması için kelepçe takılmasına ilişkin bir zorunluluğun var olup olmadığına göre karar verilmesi yerinde olacaktır.
Konuyla ilgili mevzuat için tıklayınız...
15. Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Kapsamı Nelerdir?
Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları uyarınca, bu sigorta, sigortalının genel olarak tüm mesleki faaliyetini kapsar.
Aşağıdaki hâller ise teminat kapsamı dışındadır:
- a) Sigortalının, poliçe kapsamında yer alan ve sınırları hukuk kuralları veya etik kurallar ile tespit edilen mesleki faaliyeti dışındaki faaliyetlerinden kaynaklanan tazminat talepleri.
- b) İnsani görevin yerine getirilmesi hariç, sigortalının, poliçe kapsamındaki kuruluşların sorumluluk alanı dışındaki faaliyetlerinden kaynaklanan tazminat talepleri.
- c) İdarî ve adlî para cezaları dahil her tür ceza ve cezai şartlar.
- ç) İlgili mevzuatla belirlenen çerçevede tıbbi mesleki faaliyet gereği yapılanlar hariç her türlü deneyden kaynaklanan tazminat talepleri.
Dişhekimlerinin yetki alanı 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Kanunun 29. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre;
“Diş tabibi, insan sağlığına ilişkin olarak, dişlerin, diş etlerinin ve bunlarla doğrudan bağlantılı olan ağız ve çene dokularının sağlığının korunması, hastalıklarının ve düzensizliklerinin teşhisi ve tedavisi ve rehabilite edilmesi ile ilgili her türlü mesleki faaliyeti icra etmeye yetkilidir.
Diş tabipliğinin herhangi bir dalında münhasıran uzman olmak ve o unvanı ilan edebilmek için diş hekimliği fakültelerinden veya Sağlık Bakanlığına bağlı eğitim kurumlarından alınmış bir uzmanlık belgesine sahip olmak şarttır.”
Bu düzenlemeler uyarınca, dişhekiminin mesleki alanında yaptığı tıbbi uygulamalar sebebiyle hastanın uğradığı zararlar bahse konu mesleki sorumluluk sigortasının kapsamındadır.
Dişhekimliğinde dokuz ayrı alanda uzmanlık belirlenmiştir. Ancak ne herhangi bir yasal düzenlemede ne de pratik uygulamada dişhekimliği uzmanlık alanlarının yetki sınırları belirlenmiş değildir. Yasal düzenleme ile getirilen sınır, söz konusu uzmanlık unvanını ilan edebilmek için kişinin ilgili dalda uzman olmasıdır. Herhangi bir alanda uzman olmayan dişhekimlerinin mesleki yetkisinin kısıtlanması ise söz konusu değildir. Bir başka anlatımla, dişhekimi periodontoloji, pedodonti, ortodonti, cerrahi gibi bütün uzmanlık alanlarında mesleki faaliyette bulunmak hak ve yetkisine sahiptir.
Dolayısıyla, dişhekiminin cerrahi veya ortodonti alanında yaptığı tıbbi faaliyetler, Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları uyarınca sigorta kapsamındadır.
16.Ağız ve diş ile ilgili ölçü ve kalıpların döküm ve protez çalışmaları yapılırken hastanın ağzında son halini alana kadar birden fazla prova yapıldığı, ölçünün dişhekimi ve teknisyen arasında karşılıklı olarak birçok defa gönderildiği bilinmektedir. Bu durumda dişhekimi tarafından sevk irsaliyesi düzenlenmesi zorunlu mudur?
Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı`ndan Birliğimize gelen 17.03.2010 tarih ve 1588 sayılı yazıda konuyla ilgili olarak "Ağız ve diş ile ilgili ölçü ve kalıpların döküm ve protez çalışmaları yapılırken, sözü edilen malzemelerin Dişhekimleri tarafından teknisyene gönderilmesi esnasında serbest meslek makbuzu düzenlenmesi mümkün bulunmaktadır. Söz konusu serbest meslek makbuzuna, ölçü alınması veya kalıba dökülmesi gibi işlemler için gönderilmesi nedeniyle düzenlendiği şerhi konulacak, herhangi bir bedele yer verilmeyecektir. Düzenlenecek serbest meslek makbuzunda, kendisine diş ölçü ve kalıbı gönderilen teknisyenin adının yer almış olması, bu kişiye hizmet verildiği anlamına gelmeyecektir." denilmektedir.
17. Ağız ve diş ile ilgili ölçü ve kalıpların döküm ve protez çalışmaları yapılırken hastanın ağzında son halini alana kadar birden fazla prova yapıldığı, ölçünün dişhekimi ve teknisyen arasında karşılıklı olarak birçok defa gönderildiği bilinmektedir. Bu durumda dişhekimi tarafından sevk irsaliyesi düzenlenmesi zorunlu mudur?
Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı`ndan Birliğimize gelen 17.03.2010 tarih ve 1588 sayılı yazıda konuyla ilgili olarak "Ağız ve diş ile ilgili ölçü ve kalıpların döküm ve protez çalışmaları yapılırken, sözü edilen malzemelerin Dişhekimleri tarafından teknisyene gönderilmesi esnasında serbest meslek makbuzu düzenlenmesi mümkün bulunmaktadır. Söz konusu serbest meslek makbuzuna, ölçü alınması veya kalıba dökülmesi gibi işlemler için gönderilmesi nedeniyle düzenlendiği şerhi konulacak, herhangi bir bedele yer verilmeyecektir. Düzenlenecek serbest meslek makbuzunda, kendisine diş ölçü ve kalıbı gönderilen teknisyenin adının yer almış olması, bu kişiye hizmet verildiği anlamına gelmeyecektir." denilmektedir.
-
Tabela
1. Tabelaya uzmanlık dalı yazılabilir mi?
Türk Dişhekimleri Birliği Merkez Yönetim Kurulu`nun belirlediği Tabela Standartlarına göre; Tıpta Uzmanlık Tüzüğü`nde belirtilen uzmanlık dallarında uzmanlık belgesi alanların dışında herhangi bir unvan ya da bilim dalının belirtilmesi mümkün değildir.
2. Dişhekimi tabelalarında Türkçe dışında bir dilde herhangi bir ifade (dentist..vs) kullanılabilir mi?
Türk Dişhekimleri Birliği Merkez Yönetim Kurulu`nun belirlediği Tabela Standartlarına göre; dişhekimi tabelalarında Türkçe dışında bir dilde ibare kullanılamaz.
-
TDB Öğrenci Bursu
1.Türk Dişhekimleri Birliği burs fonundan kimler yararlanabilir?
Burs fonundan, Türk Dişhekimleri Birliği ve Dişhekimleri Odaları Dişhekimliği Fakültesi Öğrencilerine Verilecek Burs Yönergesi gereği ancak dişhekimliği fakültesi öğrencileri yararlanabilmektedir.
Türk Dişhekimleri Birliği Merkez Yönetim Kurulunun 18 Ağustos 2010 tarihli toplantısında Burs yardımının Dişhekimliği Fakültesi 1.sınıf öğrencilerine verilmesi kararlaştırılmıştır.
2. Burs ödemeleri nasıl yapılır?
Burs ödemeleri Aralık, Şubat, Nisan ve Haziran aylarında olmak üzere 4 eşit taksitte ödenmektedir.
3. Burs karşılıksız mıdır?
Türk Dişhekimleri Birliği ve Dişhekimleri Odaları Dişhekimliği Fakültesi Öğrencilerine Verilecek Burs Yönergesi gereği, Türk Dişhekimleri Birliği burs fonu geri ödemelidir.
Geri ödemelerle ilgili Yönergenin ilgili maddesi aşağıdadır.
Burs bitiminden sonraki sorumlulukları
MADDE 9 – (1)
- a) Öğrenci bursundan faydalananların geri ödemesi fakülte bitiminden iki tam yıl sonra başlar ve aylık ödemeler halinde her ay aldığı en son aylık burs miktarı kadar aldığı ay süresince sürer.
- b) Her ayın taksidi borçlu tarafından o ayın en son iş günü akşamına kadar ödenir. Ödeme yaptığını kanıtlama yükümlülüğü borçluya aittir. Uyuşmazlık halinde Birlik ve Odaların kayıtları esas alınır.
- c) Bursun kesilmesini gerektiren hallerde, bu durumun meydana geliş tarihinden itibaren iki yıl sonra başlamak üzere burs verilen süre kadar zamanda her ay son aldığı aylık burs miktarı kadar muntazaman geri ödenir.
- d) Borç taksitlerinin zamanında ödenmemesi halinde 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsiline Dair Kanun hükümleri doğrultusunda gecikme zammı uygulanarak tahsil edilir.
- e) Borçlunun durumunda olan değişikliği bildirmemesi ve/veya verdiği adreste bulunmaması sebebiyle kendisine tebligat yapılmazsa 7201 sayılı Tebligat Kanununun 35. maddesi gereği tebligat yapılmış sayılır ve borcun 6183 sayılı yasa hükümlerine göre tahsili için gerekli işlem yapılır.
-
Web Kılavuzu
1.Dişhekimleri kendileri için web sitesi hazırlayabilirler mi? Web sitesi yapılmasına yardımcı olacak bir düzenleme var mıdır?
1219 sayılı Kanun ile Tıbbi Deontoloji Tüzüğü hükümlerine göre dişhekimlerinin reklam yapması yasaktır. Reklam niteliğinde olmayan ilanların da sınırı katı bir biçimde tanımlanmıştır.
Gelişen teknolojik olanaklarla birlikte, dişhekimlerinin elektronik ortamlarda kendilerini çeşitli alanlarda ifade etmek, ağız ve diş sağlığı alanında genel sağlık bilgileri ile halk sağlığına katkıda bulunmak isteklerinin reklam niteliği taşımaksızın yapılmasını sağlamak amacıyla Türk Dişhekimleri Birliği Merkez Yönetim Kurulu tarafından düzenleme yapılmıştır.
-
Mesleğe Ait Diğer Sorular
1.Kamudaki atamalara başvurabilmek için KPSS Sınavına girmek gerekli midir?
3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanununun “Bazı sağlık personelinin atanmasını” düzenleyen Ek 1.Maddesi, 2 Kasım 2011 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Ek Madde 1- (Ek:10/7/2003-4924/10 md.; Değişik: 11/10/2011-KHK-663/58 md.) Kamu kurum ve kuruluşlarının uzman tabip, tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman ve tabip kadro ve pozisyonlarına yapılacak açıktan atamalar, açıktan atama izni alınmaksızın mevzuatta öngörülen işlemlerin tamamlanmasından sonra gerçekleştirilir ve bunların yerleştirilmeleri Sağlık Bakanlığınca sınavsız ve kura ile yapılır. Kura ile yapılacak atamalara ilişkin usûl ve esaslar Sağlık Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.”
Yapılan değişiklik uyarınca uzman ve tabip kadro ve pozisyonlarına yapılacak açıktan atamalar ve bunların yerleştirilmeleri Sağlık Bakanlığınca sınavsız ve kura ile yapılır.
Dişhekimlerinin ise kamu kurum ve kuruluşlarındaki görevlere atanmaları için yöntemi Bakanlıkça belirlenecek sınava girmeleri gerekmektedir.
2. Kamuda çalışan dişhekimlerinin haftalık çalışma süresi nedir?
2368 sayılı Sağlık Personelinin Tazminat ve çalışma Esaslarına Dair Kanunun 2. maddesine göre kamu sağlık hizmetlerinde tam zamanlı çalışan personelin (dişhekimlerinin) haftalık kanuni çalışma süresi 45 saat, kısmi zamanlı çalışanların ise 40 saattir.
3.Dişhekimliği fakültesine kaydımı yaptırmak istiyorum. Dişhekimliği mesleğini tanıtır mısınız?
Dişhekimliği Mesleği Hakkında Bilgi Sahibi Olabilmek İçin Tıklayınız....
-
Ağız Diş Sağlığı ve Beslenme
Diş sağlığımız için nasıl beslenmeliyiz?
Diş sağlığı için zararlı olarak nitelendirilen gıda madeleri şekerli ve asitli gıdalar ile dişler üzerine yapışıp kalan, kolay temizlenemeyen maddelerdir. Bunları tamamen kesmek değil ancak belirli bir düzen içinde tüketmek diş çürüğünün önlenmesi için gereklidir.
Diş sağlığı için önerilen beslenme şekli;
- Şekerli, yapışkan ya da asitli gıdalar üç ana öğün içinde tüketilmelidir.
- Öğün aralarında elma, havuç gibi sert dişleri temizleyip dişetine masaj yapacak gıdalar yenmelidir.
- Şekerli, yapışkan gıda yendikten sonra dişlerin fırçalanması mümküm değilse ağız su ile çalkalanmalı ya da bir bardak su içilmelidir.
- Yine şekerli gıda yendikten sonra ağıza atılacak bir parça peynir şekerin çürük önleyici etkisini gidermek açısından son derece önemlidir.
Diş çürüğü eskiye oranla daha fazla mı görülüyor?
Evet. Özellikle bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde diş çürüğüne eskiye oranla daha sık rastlanıyor. Bunun nedeni beslenme alışkanlıklarının değişmesidir. Eski insanlar sert gıdalarla beslendikleri için doğal yollarla dişlerde bir temizlik sağlanırdı. Günümüzde hazır gıda endüstrisinin gelişmesiyle birlikte bu tür gıdaların tüketimide arttı. Bisküvi, şeker, çukulata, kola gibi her an elimizin altında olan bu gıda maddeleri dişlerin üzerine yapışıp kalan ve asit oluşturan maddeler oldukları için günümüzde diş çürüğü artışının başlıca sorumluluları olarak kabul ediliyorlar.
Diş dostu olarak kabul edebileceğimiz gıda maddeleri hangileridir?
Diş dostu olarak kabul edilen kabul edilen gıda maddelerinin başında proteinler gelir. Vücudumuzun temel yapı taşını oluşturan bu maddeler hem dişlerin gelişimi sırasında, hem de dişler sürdükten sonra diş sağlığı açısından da mutlaka tüketilmesi gereken gıda maddeleridir.
Yüksek protein içeriğinin yanı sıra diş sağlığındaki önemi açısından peynir özellikle şekerli gıda tüketimi sonrası şiddetle tavsiye edilen bir besindir.
Yer fıstığı da içeriğindeki fosfat nedeniyle çerez türü yiyecekler arasında diş dostu olarak nitelendirilen bir besindir.
Rafine edilmemiş hububat (beyaz undan yapılmış ekmek yerine kepekli esmer ekmek) diş sağlığı açısından tercih edilmelidir.
-
Ağız Kanserleri
Ağız kanserlerinin sıklığı ve ciddiyeti ağız kanserlerinin çoğunluğu 45 yaşın üzerinde ortaya çıkar ve erkeklerde oluşma olasılığı kadınlara oranla 2 kat fazladır.
Ağız kanserlerinin oluştuğu bölgeler sıklıkla; dil, ağız tabanı, dil köküne yakın yumuşak damak alanları, dudaklar ve dişetleridir. Ağız kanserleri erken dönemde teşhis edilerek tedavi sağlanmazsa yayılarak sürekli ağrı, fonksiyon kaybı, tedavi sonrası düzeltilmesi mümkün olmayan yüz ve ağız deformiteleri, hatta ölümlere neden olabilir. Dişhekimine düzenli aralıklarla gidilmesi ağız kanserlerinin erken dönemde yakalanması açısından da önemlidir.
Ağız kanserlerinin nedenleri nelerdir?
Ağız kanserlerinin kesin nedeni tam olarak bilinmez. Bununla beraber, tütün ürünleri, alkol ve bazı besinlerdeki karsinojen maddeler ve özellikle ağız dışı bölgelerde (dudak gibi) fazla güneş ışığına maruz kalınması gibi faktörlerin kanser riskini arttırdığı bilinmektedir. Genetik yatkınlık da ağız kanserleri için risk faktörleri arasındadır.
Ağız kanserlerinin muhtemel belirtileri;
- Ağız içinde veya etrafında beyaz veya kırmızı renkli alanlar
- Ağız içinde hassas, tahriş olmuş, kabarık veya kalınlaşmış alanların olması
- Ağızda veya boğazda tekrarlayan kanamalar
- Seste boğukluk veya boğazda yutulamayan cisim hissi
- Çiğneme ve yutma güçlüğü
- Dil ve çene hareketlerinde zorlanma
- Dil veya ağızın diğer bölgelerinde his kaybı, uyuşukluk
- Alt veya üst çenede meydana gelen şişlikler ve bunun sonucu mevcut protez uyumunun bozulması
- Ağız kanseri lezyonları başlangıç döneminde ağrısızdır ve bu nedenle de ihmal edilebilirler. Kanser ilerleyerek sağlıklı ağız dokularında harabiyet oluşturdukça ağrı şikâyeti de başlar. Kişinin ağız kanserini fark etmesi güç olabilir. Erken tanı için en ufak bir değişiklikte dişhekimine gidilmesi son derece önemlidir. Ayrıca düzenli dişhekimine gitme alışkanlığı erken tanıda önemli rol oynar.
Ağız kanseri riskinin azaltılması;
- Sigara, sigar, pipo gibi tütün ürünlerinin kullanmayınız, tütün çiğnemeyiniz
- Alkol kullanıyorsanız, aşırıya kaçmayınız
- Hem alkol hem de tütün ürünlerini kullanan kişilerde ağız kanseri riski alkol ve tütün ürünlerini kullanmayan kişilere göre 15 kat artmıştır
- Meyva ve sebzeden zengin diyetle besleniniz (araştırmalar bu tür diyetin ağız kanseri riskini azaltabileceğini ileri sürmektedir)
- Düzenli olarak dişhekimine gitmeyi ihmal etmeyiniz.
- Çocuklarda Ağız Diş Sağlığı
- Diş Çürüğü
- Dişeti Hastalıkları (Periodontal Hastalıklar)
-
Hamilelik ve Ağız Sağlığı
Hamilelik ağız sağlığını nasıl etkiler?
Hamilelik sırasında anne dişlerinden kalsiyum kaybı ve her hamilelikte annenin bir dişini kaybedeceği yanlış bir inanıştır. Fakat hamilelik sırasında ağız sağlığında bazı değişikliklerin olacağı da bir gerçektir. En önemli değişiklik östrojen ve progesteron hormon düzeylerindeki artış olup, bu durum da dişler üzerindeki plak birikiminin artması ile bağlantılıdır.
Eğer plak uzaklaştırılmazsa dişeti iltihabına (gingivitis) neden olur. Bu durum "hamilelik gingivitisi" adını alır. Dişeti kırmızı, hacim olarak artmış, hassas ve kanamalıdır. Bu tablo daha çok 2. üç aylık dönemde hamile kadınların çoğunluğunu farklı şiddette etkiler. Eğer gingivitis zaten mevcutsa hamilelik sırasında şiddeti artabilir ve tedavi edilmezse periodontitise ilerleyebilir. Hamile kadınlarda aynı zamanda "hamilelik tümörü" geliştirme riski de vardır. Bunlar dişeti büyümelerinin irritasyonu sonucu oluşan iltihabi lezyonlardır. Genellikle kendi haline bırakılmakla beraber, hastaya rahatsızlık veriyorsa veya çiğneme, fırçalama ve diğer ağız bakımı işlemlerini engelliyorsa dişhekimi tarafından alınmalıdır.
Bu problemler nasıl önlenebilir?
Dişeti iltihabı dişlerin etkin olarak bakımı ve temizlenmesi ile önlenebilir. Her gün en az iki kez, mümkün olan durumlarda her yemekten sonra dişler fıçalanmalıdır. Her gün tüm dişlerde diş ipliği ile temizlik işlemi de yapılmalıdır. Sabah diş fırçalamak rahatsızlık veriyorsa ağız su veya anti-plaque ve floridli gargaralarla çalkalanmalıdır. Dengeli beslenme ile birlikte C ve B12 vitamin destekleri de ağız sağlığının sürdürülmesi açısından önemlidir. Dişhekimine daha sıklıkla gidilmesi de etkin plak kontrolünü sağlayarak gingivtis gelişimini önler. Plak kontrolünün sağlanması aynı zamanda dişeti irritasyonunu ve hamilelik tümörlerinin oluşma riskini de azaltır.
Dişhekimine ne zaman gitmelidir?
Hamilelik planlanıyorsa veya hamile olunduğundan şüpheleniliyorsa dişhekimi ziyaret edilmelidir. Ilk 3 aylık dönemde temizlik yapılması uygundur. Dişhekimi hamileliğin kalan dönemi için bir tedavi takvimi hazırlayacaktır. İkinci 3 ayda da ağız dokularında meydana gelen değişikliklerin ve ağız bakımının etkinliğinin değerlendirilmesi ile birlikte tekrar temizlik önerilebilir. Duruma göre üçüncü 3 aylık dönemde de tekrar randevu verilebilir fakat tüm bu seanslar mümkün olduğunca kısa süreli olmalıdır.
Hamilelik sırasında yapılmaması gereken işlemler var mıdır?
Genellikle acil olmayan işlemler de hamilelik sürecinde yapılabilir. Ancak herhangi bir diş tedavisi için en uygun zaman 4. Ve 6. aylar arasıdır. Şiddetli ağrının eşlik ettiği acil durumlarda tedavi hamileliğin herhangi bir döneminde yapılabilir. Anestezi ve ilaç verilmesini gerektiren durumlarda jinekolog ile irtibat kurulmalıdır. Ertelenebilecek işlemler doğumdan sonraya bırakılmalıdır.
Hamilelik döneminde diş röntgeni zararlı mıdır?
Bu dönemde dental problemlere bağlı şikayetlerin geçici olarak çözümlenmesi filmsiz de olabilir, asıl tedavi doğumdan sonraya bırakılabilir. Dental tedavinin aşamalarının takibi için film çekilmesi uygun değildir (kanal tedavisi vb.). Gerektiğinde başarısız tedaviler doğum sonrası tekrarlanmalıdır.
Annenin genel sağlığının söz konusu olduğu önemli tablolarda yaklaşım farklı olabilir. Tanı için filmin kaçınılmaz olduğu durumlarda; her ne kadar dişhekimliğinde çekilen röntgenlerde verilen radyasyon miktarı çok az ve karın bölgesine çok yakın değilse de, gelişmekte olan bebeğin ışın almasını önlemek için mutlaka kurşun önlük kullanılması gerekir.
Dişler hamilelik sırasında daha çabuk mu çürür?
Daha öncede de belirtildiği gibi "hamilelik döneminde annenin dişlerinden kalsiyum çekildiği ve bu nedenle her bebeğin anneye bir diş kaybettireceği" inancı kesinlikle doğru değildir. Hamilelik döneminde vücuttaki dengenin bozulması dişlerin çabuk çürümesine uygun bir ortam yaratır. Bu dönemde dişlerin daha çabuk çürümelerinin nedenleri şunlardır;
- Bebek beslenen dönemde tatlıya, aburcubura aşırı istek belirir ve bunlar yendikten sonra diş fırçalama ihmal edilir
- İlk aylarda görülen kusmalardan sonra anne ağız bakımına yeterince özen göstermeyebilir.
- Gebelik hormonlarının (östojen, progertron) etkisi ile dişetleri daha çabuk kanayan anne, dişlerini fırçalamaktan kaçınır. İşte bu nedenlerden ötürü bu dönemde diş sağlığına daha özen göstermek gerekir.
Bebeğin diş sağlığı için alınması gereken önlemler var mıdır?
Bebeğin diş gelişimi anne karnında başlar. Bu dönemde anne hem kendi sağlığı hem de bebeğinin diş gelişimi için dengeli beslenmeye dikkat etmelidir. Diş sağlığı için protein,Avitamini (et, süt, yumurta, sarı sebze ve meyveler) C vitamini (narenciye, domates, çilek), D vitamini (et, süt, yumurta, balık) ve kalsiyum (süt ve süt ürünleri, yeşil yapraklı sebzeler) dan zengin gıdaların yeterince alınması gerekir. Bunun yanısıra bilinçsiz ilaç kullanımından kaçınılmalıdır. Kullanılan ilaçlar bebeğin diş sağlığının yanısıra genel vücut gelişimini de olumsuz yönde etkileyebilecektir. Bebeğin diş sağlığı konusunda bilgili olmak,çocuğunuzun ömür boyu sağlıklı dişlere sahip olmasında ilk basamaktır. Bebeğin diş bakımı ve beslenmesi ile ilgili bilgi edininiz.
"Hamileyken antibiyotik kullandım" bebeğimin dişleri etkilenir mi?
Bu dönemde bilinçsiz ilaç kullanımından kaçınılması gerektiğini belirtmiştik. Ancak kullanılan her antibiyotiğin bebeğin dişlerinde lekelenmelere neden olduğu kanısı yanlıştır. Dişlerde renklenmelere neden olan antibiyotik grubu "tetrasiklinler"dir. Bunun dışındaki antibiyotiklerin renklenme yaptığı kanıtlanamamıştır.
-
Protez
Dişlerin ve çevre dokuların çeşitli nedenlerle madde kaybına uğradığı ya da tamamen yok olduğu, yani kaybedildiği durumlarda, onları onarmak ya da yerine konması için kulllanılan, hazırlanmış materyallere protez adı verilir.
Protezin Amacı Nedir?
Protezde, hastanın kaybolan fonksiyonları tekrar kazandırılmaya çalışılırken, aynı zamanda bozulan konuşmasının da düzeltilmesi ve estetik görünümün de daha iyi olması amaçlanmaktadır. Böylelikle büyük oranda kaybedilen ağız sağlığı düzeltilirken toplum içinde eksik ya da harap olmuş dişlerle yaşamak zorunda kalan bireylerin psikolojik açıdan da desteklenmesi sağlanır. Çünkü bu şekilde yaşamlarını ( bir süre de olsa ) sürdürmek zorunda kalan bireyler, öncelikle gülmeyi unuturlar.
Bu da fonksiyonel bozuklukların yanı sıra, insanlarda kendine güven duygusunun zedelenmesine neden olur. Bu tip hastalara yapılan çeşitli protezlerle insanların yaşam kalitesinin yükseltilmesi amaçlanır.
Harap Olmuş Dişler Nasıl Korunur?
Yıllar boyunca insanların yemek yeme, çiğneme, yutkunma ve geceleri bazı nedenlerle diş gıcırdatmaları sonucunda, dişler farklı oranlarda aşınırlar. Ayrıca çürükler ve kaza sonucunda dişlerin bazı bölümlerinde kırılmalar oluşur. Bu gibi durumlarda, kron adı verilen protezler ile dişlerin kaybolan yapıları, tekrar yerine konur. Bu kronlar porselen, akril ya da dişhekimliği için özel olarak üretilmiş olan metal alaşımları kullanılarak yapılır. Dişhekimliğinde son dönemdeki gelişmeler bu yapıların son derece doğal görünmesini sağlayabilmektedir.
Dişlerin kaybedilmesi sonucunda yapılan protezler genel anlamda iki türlüdür:
1.Ağızda kalan dişlerin üzerine yapılan ve hasta tarafından çıkartılamayan kron , köprü gibi SABİT PROTEZLER
2. Hasta tarafından istenildiği zaman takılıp çıkartılabilen HAREKETLİ PROTEZLER
Estetik, Protezlerle Düzeltilebilir mi?
Eğer gülerken dişlerin görünümü insanları sürekli mutsuz kılıyorsa, o kişinin bir dişhekimine başvurmasında yarar vardır. Kırılmış,renk değiştirmiş ya da şekil bozukluğuna sahip dişler insanların estetiğinde son derece olumsuz bir etki yaratırlar. Bu nedenle psikolojik olarak zarar gören insanlar yapılacak çeşitli protezler yardımıyla kurtulabilirler.
İmplant Nedir?
İmplantlar, dişlerini kaybeden hastaların çene kemiği içine operasyonla yerleştirilen saf titanyum ya da titanyum alaşımlarından yapılmış metal yapılardır. Bunlar, hastaların kaybedilen dişleri yerine kullanılarak üzerlerine yapılan protezlerle daha önce anlatılan amaçlara erişilmeye çalışılır.
-
Ağız ve Diş Sağlığına Ait Diğer Sorular
1 - Diş temizliğinde kürdan kullanımı doğru mudur? Kürdan kullanımı hangi durumlarda ve nasıl olmalıdır?
Dişlerin üzerindeki gıda birikintilerinin ve dişlerin arasındaki dişeti alanlarında biriken gıdaların birikintilerinin kürdanlarla temizlenmesi yanlıştır. Bu alanlarda biriken gıdaların mutlaka dişipleri veya dişlerarası bölgelerde daha etkin şekilde bir temizliğe imkan veren arayüz fırçaları tercih edilmelidir.
2 - Kürdan kullanımının beraberinde, diş eti çekilmesi, diş kayıpları gibi hastalıklara neden olduğu söylenmektedir. Bu konudaki görüşleriniz ve önerileriniz nelerdir?
Kürdan kullanımı sonrasında dişlerin arayüz bölgelerinde yeralan ve dişlerarası alanı dolduran üçgen şekilde dişeti papili olarak adlandırdığımız dişleri çevreleyen periodontal doku yani yumuşak doku yer alır.Kürdan ile dişeti boşluklarının ve bu üçgen bölgelerin mekanik olarak travma yaratarak dişelrin arayüzünde biriken gıdaların temizlenmesi sonrası söz konusu dişeti papilinin zamanla atrofiye uğraması başka bir deyişle kaybolması gerçekleşir. Bunun sonucunda da gerek dişeti papilinin yok olması gerekse diş ve dişi çevreleyen kemik ve periodontal yapılar arasında cep oluşması sonucu arayüzde ulaşılması dahi zor alanlarda daha büyük boşluklar ve cepler oluşabilir. Bu durmda arayüzde yeralan bölgede dişlerde arayüz çürüklerine , dişeti ceplerine ve varolan arayüz dolgularında sekonder çürüklere neden olabilmektedir.
3 - Diş eti hastalıkları, insan sağlığında ne gibi değişikliklere neden olur?
Dişeti hastalıkları vücudumuzda bir çok sağlık sorununun ve sistemik hastalığın habercisi veya komplikasyonu olarak ortaya çıkabilir.Öncelikle diyabet, endokrin sistem bozuklukları, anemi, lösemi gibi bazı kan hastalıklarında dişetlerinde ve dişeti sağlığında bozukluklar ve kanamalar ortaya çıkarken, dişeti hastalıkları ve iltihaplanmalarıda yakından ilişkili olduğu diyabetin metabolik kontrolünün sağlanmasına engel olarak diyabeti kötü yönde etkiler, erken doğuma ve düşük kilolu bebek doğumuna neden olabilir, bakteriyel kalp kapak hastalıkları açısından enfeksiyon odağı oluşturabilir.
4 - Kısacası kürdanı, diş temizliği hayatımızdan çıkarmalı mıyız?
Dişlerimizi etkili bir şekilde günde 2 kere florlu bir diş macunu ile fırçalama sonrasında mutlaka arayüz temizliğini de gerek dişipleri, gerek arayüz fırçaları ve gerekse ağız duşları ile gerçekleştirmeliyiz. Mekanik açıdan diş temizliğimizi tüm yüzlerine olabildiğince ulaşmaya ve biriken bakteri plağını temizleyerek tamamlamalıyız. Eğer dişlerinizin arayüzlerinde tüm bu saydığımız girişimlere rağmen rahatsızlik veren bir arayüzde dolgunluk hissi ve temizlemeye ulaşamadığımız alanlar hissediyordak mutlaka arayüzde çürük varlığı veya olası dişeti hastalığının tanısı açısından bir dişhekimine başvurmanız gerekir.