1. Ana Sayfa
  2. Haberler
  3. Yaşasin 8 Mart Yaşasin Kadin Dayanişmasi
YAŞASIN 8 MART YAŞASIN KADIN DAYANIŞMASI

165 yıl önce bugün, ağır çalışma koşullarına karşı mücadele eden, bu uğurda yaşamlarını yitiren ve yıllardır haklarımız için mücadeleyi sürdüren tüm kadınları selamlıyoruz.

Kadınlar, yaşamlarının her döneminde ve her alanda ayrımcılıkla karşılaşmaktadır. Ülkemizde, çoğu ailede başlayan cinsiyete dayalı eşitsizlik okulda, evde, çalışma yaşamında devam etmektedir. Cinsiyete dayalı eşitsizlik ve cinsiyet eşitsizliğine dayalı şiddet bir insan hakları problemidir. Tolere edilemez, normalleştirilemez.

Tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 salgını öncesinde de var olan dünyanın eşitsizlikleri, salgının getirdiği yeni düzenle birlikte daha da büyümekte, emek sömürüsü ve yoksulluk hızla artmaktadır.

Pandeminin sağlık alanında da en büyük yükünü kadın sağlık çalışanları üstlenirken hem toplumsal cinsiyet rolleriyle kadının görevi olduğu algısı yaratılan ev içi emeğimiz, hem de çalışma yaşamındaki emeğimiz görünmez kılınmaya devam ediliyor. Salgının yükünü asıl omuzlayanlar olarak Bakanlıktan kurum içi yönetimlere ve hatta sağlık meslek örgütlerine kadar karar mekanizmalarında görmezden geliniyoruz. Oysa kadınların yönetici olduğu ülkelerde pandeminin daha iyi kontrol edildiğini, hastalanma ve ölüm sayılarının daha düşük olduğunu salgın dönemi boyunca gördük. Sağlık hizmeti üreten kadınların karar mekanizmalarında yer almaması kabul edilemez.

Sağlık alanında artan şiddet de daha çok kadına yönelik.

Ülkemizde kadın cinayetlerinin böylesine yükselişte olduğu, kadına yönelik şiddetin tırmandığı bir dönemde, ilk imzacısı olduğumuz İstanbul Sözleşmesi'nden bir gece yarısı kararı ile imza çekilmesinin hemen ardından, geçen sene Nisan ayında Ankara Dişhekimleri Odası olarak söz konusu Cumhurbaşkanlığı Kararının ve kararın dayanağı olan 9 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin ilgili maddelerinin iptali istemiyle Danıştay’da dava açmıştık. Davayı gören Danıştay 10. Dairesi 28.09.2021 tarihinde yürütmenin durdurulması talebimizi reddetti. Bunun üzerine 17.11.2021'de bu karara karşı Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na itiraz ettik. Ocak ayında itirazımız reddedildi ama biz yaşam hakkımızdan vazgeçmedik, vazgeçmiyoruz.

Kendi yaşamı hakkında karar vermek istediği için, boşanmak istediği için her yıl yüzlerce kadın öldürülürken, kadınların ve çocukların Medeni Yasa ile tanınan nafaka hakkına da göz dikilmekte, kadının yasal boşanma hakkı kısıtlanmaya çalışılmaktadır.

Kadına yönelik şiddetin temelinde toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin yattığını, şiddeti önlemenin yolunun da kadının sosyal konumunu yükseltmekten, sağlık, eğitim, siyaset ve her alanda eşit temsili sağlamaktan geçtiğini biliyoruz.
Meslek örgütü olarak toplumsal sorumluluğumuzu yerine getirmek, haklarımızı ve yükümlülüklerimizi bilerek hem meslektaşlarımız arasında hem kamuoyunda farkındalık yaratmak, şikâyet ve yardım mekanizmalarını doğru ve hızlı şekilde işletmek için Ankara Barosuyla bir işbirliği talebimiz oldu. Ankara Barosu Kadın Hakları Merkezi ile yaptığımız hazırlık çalışması sonucunda, meslek örgütleri arasında bu alanda bir ilk olan protokolü hayata geçirdik ve Odamız bünyesinde toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimlerine başladık.

Ayrıca kliniklerimizde bulundurmak üzere hem meslektaşlarımızı, hem hastalarımızı bilgilendirme amaçlı broşürler hazırlıyoruz. Kadın olarak haklarımız, şiddete uğrama halinde ya da şiddete uğrama tehdidi halinde başvurabileceğimiz acil destek hatları ve merkezlere ait bilgilerin yer aldığı afiş ve broşürlerin kliniklere, hastanelere, görünür noktalara asılmasının faydalı olacağını düşünüyoruz.

Mesleğin tüm alanlarında toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı anlayışı hayata geçirmeyi ve buna ilişkin faaliyetler yürütmeyi taahhüt eden Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Politika Belgesini hazırladık, Nisan ayında yapılacak Oda Genel Kurulunda oylayacağız.

Bu çalışmaların yaygınlaşması ve meslek örgütlerinde kadın temsilinin artması, şiddetin ve ayrımcılığın her türüyle mücadelede bütüncül ve etkili politikaların oluşturulması için sorumluluğumuzun gereğini yapmaya devam edeceğiz.

Her alanda artan şiddetin yanında gittikçe derinleşen ekonomik krizin yıkıcı etkileri de en çok kadınları mağdur etmektedir. Ülkemizde kadın işsizliği %40'ın üzerine çıkmış, çalışabilen kadınlar da ayrımcılık ve eşitsizlikle karşı karşıya, örgütlenmeden yoksun bir şekilde çalıştırılmaktadır. Kadın emeği güvencesizliğe sürüklenmekte, ekonomik krizin bedeli de kadınlara yüklenmeye çalışılmaktadır.

Tüm bu olumsuzluklara rağmen, baskı, şiddet ve sömürünün, derinleşen krizlerin karşısında, dayanışmamızın verdiği güçle mücadelemizi büyütüyoruz.

Kadınların öldürülmediği, şiddete uğramadığı, ayrıştırılmadığı, eşit eğitim, iş, ücret olanaklarına sahip olduğu bir gelecek umuduyla,

YAŞASIN 8 MART !

Paylaş

Diğer Haberler
Web sitemizdeki çerezleri (cookie) kullanıcı deneyimini artıran teknik özellikleri desteklemek için kullanıyoruz. Detaylı bilgi için tıklayınız.
Tamam